Hani etrafımız çok kalabalıktı, o kalabalıklar içinde dolaşıyorduk?
Hani sevenimiz çoktu da biz bunu göremiyorduk?
Meğer hepsi yalan, hepsi bir hülyadan ibaretmiş.
Gördük yine bak Yusufiyeli Cengiz abiyi toprağa verirken.
Yine sen, ben ve bizim oğlan.
El dün şort giyererek top oynardı, biz şehit naaşı kucaklardık,
Bugün ise o el ayakkabı kutusu ile meşgul, biz yine şehit naaşı kucaklıyoruz.
Hani biz çok kalabalıktık, etrafımız bize gıpta ile bakardı?
Hani nerdeler Hrant olanlar, Rabia olanlar bilmem ne olanlar?
Bizler o ölenler içinde sevinmemiştik, ama şimdi onlar olanlar için adeta sevinç içindeler.
Sebep, öldürülen bir Türk milliyetçisi, bir ülkücü.
Analar ağlamasın diye zırvalayanlar nerede?
Açılım diye namahremlerinin örtüsünü bile açmaya hazır olan hazır kıtalar nerede?
Hani nerede çözüm diyerek onun bunun uşağı o akiller?
Nerede devrin Heyeti Nasihasının uşakları, satılmışlar nerede?
Yine sen, yine ben, ve yine bizim oğlan.
Yok başka, yok işte.
Satılmış politikacılar, satılmış kalemler hiç bahsetmezler senden.
Utanmadan bir de karşıt grup diyorlar kahpelere.
Kör olmuş vicdanlar,
Sulanmış beyinler,
Öldürülen nasıl olsa Türk,
Öldürülen nasıl olsa Müslüman.
Bak hep dediklerimiz çıkıyor.
Bugün sana başsağlığı bile dileyemeyen,
Teröriste karşıt görüş diyen,
Esir Türkleri görmemezlikten gelişini sana uyguluyor.
Yine kaldık mı biz bize?
Eeee, ne zannedecektin dostum.
Aynı kaynaktan besleniyoruz,
Aynı fikirden ilham alıyoruz,
Aynı Allah’a secde, aynı dil için kurbanlar veriyoruz.
Söyle şimdi bana daha ne kadar kanacağız ahmaklara?
Sülük misali tenimize yapışıp kanımızı emmelerine ne kadar göz yumacağız?
Eskiymiş, bağımsızmış ne kadar daha itibar edeceğiz bu satılmışlara?
Biz bize kaldık her zaman ki gibi biz bize.
Bak Diyanet’ine, Cengiz abime gıyabi cenaze namazına bile imam vermiyor.
Hangi müslümanlıktan, hangi insanlıktan daha bahsediyoruz?
Hani bizden olmayanlar bize kucaklarını açmıştılar?
Yok kardeşim, yok bacım,
Vallahi seni bir ben bir de Allah seviyor.
Başka mı?
İşine gelen işi kadar seviyor.
Biz birbirimize bakalım artık.
Uzak duralım fitneden fesattan.
Biz birbirimize yaklaşalım ki saflar sıklaşsın,
Şeytanlar artık araya giremesin.
Gitti Cengiz abim,
Gitti Yusuf yüzlüm.
O gülen gözlerini vuslata çevirerek daha da gülümseyerek gitti.
Taşmedreseler, işkenceler değil, bir kurşun aldı Cengiz abimi.
İlk değil şehitliğe kucak açan Cengiz abim.
Kervanda kaçıncı sayısını bile kaybettim.
Giderken etrafındaki dostlarla,
Yani sadece biz bize iken gitti.
Kenetlenmenin zamanı artık çoktan geçti,
Eften püften sebeplerle bir birimize darılma lüksümüz yok artık.
Kucaklaşarak bir birimizi severek ancak hedefe ulaşılır,
Liderimizin etrafında, şehitlerimizin gölgesinde güzel günlere ancak böyle ulaşılır.
Bak gitti Cengiz abim.
Kimse yoktu o giderken.
Ne politikacılar,
Ne medya,
Ne de bizden görünüp bizi kemiren sülükler!
Yine her zaman ki gibi yine biz bize kaldık.
Hemde birileri gösteriş için dantelli kefen giyerken,
O kefene gerek bırakmayan kefensiz şehidimle biz bize kaldık.
Murat Gedik, 28 Ocak 2014
E-posta: [email protected]