Aylardır bir an önce bitmesini dilediğimiz, 2016’nın  son gecesiydi dün. Neredeyse her ay bir terör eylemiyle onlarca masum vatandaşımızı, gencecik askerlerimizi polislerimizi şehit verdiğimiz, yitirilen umutlarımızı, hayat sevincimizi gece yattığımız yastıkların altında sakladığımız bir yıldı 2016 ve dün onun son gecesiydi. 

2017’den tek dileğimiz, gönlümüzden doğup ellerimizden kayarak avuçlarımızdan göğe yükselen huzurdu.

01.01.2017

10’dan geriye saydık, birbirimize sarıldık, ilk saniyeleri kutladık... Bir an korktuk gürültüleri duyunca, sonra pencerelerimize yaklaştık, gökyüzünü aydınlatan o renkli ışıkları görünce rahatladık.

Sonra sirenler…

Dünyanın en güzel yerinde, kıtaları, kültürleri ve tarihleri birleştiren, hoşgörü ve misafirperverliğin kalbi İstanbul’da.

39 insan:11 Türk vatandaşı, 28 yabancı uyruklu…

Hindistan, Ürdün, Suriye, Kuveyt, Irak, Lübnan, Kanada, Belçika, Tunus, Fransa ve Suudi Arabistan vatandaşları.

Polis, garson, turist, eğlenmek isteyen sıradan vatandaş.

6 yedek  şarjör, 180 mermi  kullanarak yapılan vahşi bir katliam!

Bunca rakam, bunca sıfat, bunca acı ve bunların suçlusu vahşi bir terörist.

Aslında vahşi sıfatını kullanmak vahşi doğadaki hayvanlara bir haksızlık. Zira onların vahşiliği yaşam dürtülerinden ve hayatta kalma çabalarından. 

Peki, umutlarla başlayan yeni bir yılın ilk saatinde yaşanan vahşetin dürtüsü ne? 

Bunu hiçbir kitap, hiçbir düşünce hiçbir felsefi akım açıklayamaz. Bu vahşetin, bu terörün bir sebebi, bir açıklaması olamaz.

Dünyada hiçbir şey insan hayatından değerli değildir ve terörden beslenen bir yapı asla ve asla başarılı olamaz.

Teröristler ve teröre destek verenler, yarattıkları kan gölünde yaşayabilmeyi, var olabilmeyi asla hayal etmesinler. Bilsinler ki yaratmaya çalıştıkları korku deryası içinde boğulup giden onlar olacaktır. 

Büyük bir milli mücadele ile kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti  Devleti’ni  kimse   ele  geçiremez ve geçiremeyecektir. Milletimizin ve devletimizin azmi ve kararlılığı bazı çevreleri rahatsız etmekte; bu rahatsızlık da bu tarz eylemlerle ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte bizlere düşen, adları ne olursa olsun beyin yıkayarak terör eylemi gerçekleştiren örgütlerin korkunç zihniyetlerine ve pis düşüncelerine karşı uyanık olmak, çevremizi de bu konuda bilinçlendirmektir.

Terörizm korkudan beslenmektedir ve bizler bu kokuşmuş terörist zihniyetleri ancak ve ancak eğitimle, bilimle, ülkemizi ve vatanımızı sevip; durmadan, yılmadan çalışarak yenebiliriz.

Kararlıyız ve yılmayacağız!