Topluma mal olmuş bir söz vardır, o söz “Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.” yani “Hafıza (Bellek) unutmakla görevlidir.” sözüdür. 

İnsanlar ömürleri boyunca her olaya aynı tepkiyi koymazlar. Sözgelimi evladının bazı kötü huylarına hoşlanmayan baba önce kızar, tepkisini belli eder. Ama erkek evlat sigara içiyorsa artık yapacak bir şey yoktur. Benden uzak olsun ne zıkkımlanacaksa zıkkımlansın noktasına gelir. Baba evladının kötü alışkanlığını zaman içinde kabul etmiştir. Ömrümüzde böyle geçip gider. Sevdiğimiz alışkanlıklardan zaman içinde uzaklaşabilir, kızdığımız durumlara zaman içinde tahammül etmeyi hatta bir süre sonra normal karşılamayı öğreniriz. 

Toplumlar insanlardan meydana geldiğine göre toplumlarda da aynı huy geçerlidir. Toplumsal tepkilerimizde zamanla değişime uğrar. Dedelerimizin zevkleri, endişeleri, kaygıları, korkuları, alışkanlıkları ve tepkileri bizlerde aynı düzeyde yaşanmaz. Yerine farklı zevkler, endişeler, kaygılar, korkular, alışkanlıklar ve tepkiler geliştirmeye başlarız. 

İnsanlar ve toplumlar kötü alışkanlıklarından unutturularak kurtarılabilir, unutmanın teşvik edilmesiyle olumlu davranış öğretilebilir. Öte yandan tam tersine iyi alışkanlıklar ve toplumu zinde ve dinamik tutan toplumsal tepkilerde unutturulabilir. 
Bize milli tepki verme alışkanlığı unutturulmakta yani toplumsal tepki vermeme öğretilmektedir.

Teröre ilk şehit verildiğinde ortaya çıkan toplumsal tepkiyi düşünelim. Birinci Habur rezaletine toplumdan gelen tepkileri düşünelim.
İkinci Habur rezaletini yaşadık. Barzani’nin peşmergeleri sınırdan giriş yaptı. Terör sempatizanları ellerinde Kürdistan bayrakları, apo posterleri ve dillerinde bölücü sloganlarla sınırda karşılandılar. Propaganda daha iyi yapılsın diye konvoy ağır ağır ilerledi. 
Televizyonlar haberi kesip biçerek verdiler. Unutturma görevlerini yerine getirdiler.

Böylece birinci Habur rezaleti ile ikinci Habur rezaleti arasında ki toplumsal tepki farkı toplum mühendisleri tarafından test edilmiş oldu. 

Artık daha ileri düzeylere geçilebilir. Örneğin; 

Özerkliğin lafını bile ettirmeyen halk özerklik sözlerine alıştırıldı,

Teröristlerin cenazelerine tüküren halk terörist mezarlıklarının törenle açılmasına alıştırıldı,

Örgüt sempatizanlarının Türkiye’ye hakaret eden söylemlerine alıştırıldı.

Atatürk’ün büstlerinin parçalanmasına ve yakılmasına alıştırıldı.

Bayrağı kutsal bilen ve onu yere yakıştırmayan halk bayrağın indirilmesine ve yakılmasına bile alıştırıldı.

Hafızamızı zorlayalım ve hatırlayalım. Yıllar evvel bölücü örgütün sözcüsü konumunda ki partilerin herhangi birinde kongre sırasında Türk bayrağının indirilmesine nasıl kızmış, köpürmüştük. 

Artık bu olan bitenler ve benzerleri vaka-i adiye haline geldi. Olağan karşılanmaya başlandı. Toplumun kendi değerlerinin aşınmasına alıştırılması, topluma değerlerinin dönüştürülmesinin öğretilmesi büyük tehlikedir. 

Böylece vurucu darbe indirildiğinde tepki vermesi unutturulan toplum sessiz sedasız manzarayı izleyecek ve bedel ödemeye ve bedel ödetmeye yeltenmeyecektir. 

Psikolojik harp doktorları bütün olan biteni bu istikamette hazırlıyor ve kara emellerine doğru ilerliyorlar. 
Oysa devlet bu olan bitenlerin yaşatılmamasını veya bu kadar tekraren yaşatılmamasını sağlamakla görevlidir. Görevini yerine getirmeyenler sorumluluktan kurtulamayacakları gibi yaptıkları ihmalin kendilerini de vuracağını görmelidirler.

Nihayet bölücülük bu kadar mevziyi yönetim erkinin aymazlığı ile ele geçirmiş bulunuyor.

***
Ne kadar ciddiye alınır, ne kadar ulaşır bilemeyiz. Ama yetkililere birkaç soru sormak istiyoruz. Kuzey Irak yönetimi ile oturup konuştunuz ve peşmergelerin geçişine izin verdiniz. Geçiş için zaman, zemin ve şartları değerlendirdiniz. 

Böyle bir manzaranın yaşanabileceğini hiç düşünmediniz mi? 

Eğer düşündüyseniz, daha tenha yollardan, gecenin içinde sakince bunları geçirmeyi aklınıza getiremediniz mi?

Yok aklınıza geldi de Barzani’ye mi kabul ettiremediniz?

YOKSA EN MÜHİMİ, GEÇİŞ SADECE ALIŞTIRMA OPERASYONU MUYDU?
***

Artık bir hata olduğu alenen belli olan sözde çözüm süreci ve hatalı Suriye politikası sonucunda hendekler, tuzaklamalar, nihayet canlı bombalarla sarsılıyoruz.

Dün daha az can kaybı ile atlattığımız terör olaylarında gösterilen tepki ve toplumsal dayanışma, bugün ilan edilen rakamı ile 35 canımıza mal olan Ankara patlamasına karşı gösterilmiyor.

İmdi, işte bütün alıştırma testleri bunun içindi…

Bu saatten sonra işimiz çok zor, vebali olanları tarih yazacak, biz hakkımızı helal etmeyeceğiz, Allah’da affetmeyecektir.