Türkiyeli’lik kavramı Türkiye’de yaşayan Türk milletini etnik temelde ayırmak için üretilmiş bir kavramdır. Bu kavramı bir zamanlar özellikle siyasetin sol yelpazesinde bulunanlar kullanırken, günümüzde sözde dini temele dayanan siyasi yapılanmalar ısıtıp ısıtıp önümüze sürmektedirler. Türkiyeli’lik kavramı tamamen bir siyasi kavram olarak adeta Türkiye’de Türklüğün bir alt kimlik olması için mücadele edenlerin kavramıdır.

Açıkcası, Türkiyeli’lik kavramı Türk ile sorunu olanların kavramıdır. İşin ilginç tarafı ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Türklüğün tarifine rağmen Türkiyeli’likte ısrar ediliyor. Günümüzde ileri ülkelere baktığımızda devletin kurucu ve çoğunluk unsuruna göre ülkenin adı ve milleti tanımlanıyor. Her ne hikmetse bu gerçeği Türkiye’de halen görmemezlikten gelip, adeta intikam peşinde koşanlar var.

Konuya coğrafi açıdan bakıldığında elbette Türkiye’de yaşayanların Türkiyeli ve Türk’üm demeleri de yerindedir. Tıpkı Türk Dünyası’nda dolaşırken Türkiye’den gidenlere “Türkiyeli “ deyip coğrafi açıdan yaklaşıldığı gibi. 2004 yılında rahmetli Rauf Denktaş’a destek mitingine gittiğimde bunu çok güzel bir biçimde yaşadım ki, orada Türkiyeli demeleri hiç zoruma gitmemişti, ve hatta Türkiye’den  gelmemiş olmama rağmen.

İşin siyasi tarafını ve Türk ile sorunları olanları bir kenara bırakırsak bu Türkiyeli’lik kavramının Avrupa’da doğan Türkler için hiç bir geçerliliğinin olmadığını göstermektedir.

Şimdi Avrupa’da doğan bir Türk’e ısrarla halen Türkiyeli dedirtmek isteyenler var. Olacak ve kabullenecek bir şey değildir bu tavır. Burada doğup büyüyen nasıl Türkiyeli olabilir acaba? Burada doğan bal gibi Türk’tür ya da başka bir milletin mensubu olarak tanımlar kendini. Sırf Türkiye’de estirilmek istenen siyasi söylemlerden dolayı Avrupa Türkü’ne Türkiyeli diyemezsiniz, bu ne akla ne de mantığa sığar.

Unutulmamalıdır ki Avrupa Türkü Dünya Türklüğünün bir parçasıdır. Demir perdenin yıkılmasına ve globalleşen dünyaya rağmen halen Türk denince Türkiye Cumhuriyeti içinde yaşayanlar ve Avrupa’ya gurbetçi olarak gidenler akla gelmekte olup bu tür düşünceye takılıp kalanlar Türkiye Cumhuriyeti’nin dışında var olan Türklüğü ya görmüyorlar ya da görmek istemiyorlar. Bu milletin tarihi ne Türkiye ile başlamıştır, ne de Türkiye ile son bulacaktır. Siyasi açıdan kullanılmak istenen Türkiyeli’lik kavramı sadece Türkiye’de etnisiteye yardım etmek amaçlı değil, aynı zamanda büyük Türk Dünyası’nda Türk milleti arasına nifak sokma niyetindedir.

Avrupa Türkü kendi kültürüne bağlı ve bu kültürü yaşatma çabasında olan bir topluluktur. Avrupa’nın neresinde olursanız olun, hangi kuşaktan olursanız olun; diliniz, geleneğiniz, örf ve adetiniz, kısacası her şeyiniz Türklüğü çağrıştırmakta ve bu kimlik ile yaşam sürmektedir.

Türkiyeli’lik kavramı ile Türklüğü ötekileştirmek isteyenler öncelikle kimlere hitap ettiklerine iyi bakmalıdırlar. Avrupa’da doğup büyüyen ve yaşamış olduğu toplumun bir parçası olan bizler Türk’üz ve böyle de hitap edilmek isteriz. Türkiye ile var olan gönül bağımız ya da Türkiye Cunhuriyeti vatandaşlığımız bizleri coğrafi bir adla tanımlamaya el vermez. Hele bu tabir bir de siyasi amaçlı olursa Avrupa Türk’ünü hiç ifade edemez.

Bu arada şu gerçeği de artık kabullenmek lazım; her ne kadar Avrupa Türklüğü’nün büyük bir çoğunluğu Türkiye çıkışlı olsa da, artık buralarda da dünyanın her yöresinde yaşayan Türk toplulukları temsil edilmektedir. Hala hangi fikri bilinçsizlikle Türkiyeli’likten bahsedildiğine dair bir anlam veremeyişimiz bu durumda çok normal görünüyor.  

 

Murat Gedik, 11 Ekim 2013

E-posta: [email protected]