Türkiye bir varlık yokluk noktasına getirilmiştir. Yol ayrımındadır. 13 yıllık AKP iktidarıyla birlikte genleriyle oynanmış, içi boşaltılmış, iddiaları yok edilmiş, bölünmenin eşiğine getirilmiş, yorulmuş ve yığılmıştır. Yeniden silkinmesi, kendine gelmesi, ayağa kalkması gerekiyor. Bunu yapabilecek tek parti MHP'dir. Çünkü, milli ve yerli olan, yeterli kadrosu, programı ve vizyonu bulunan, her söylediğinde haklı çıkan ve ülkeyi ve milleti önceliğine alan tek parti MHP'dir.  
MİLLİLİK BUNLARIN SİCİLİNE UYMAZ
         Diğer partilerin, özellikle de milliğe düşman olan AKP'nin de son dönemlerde milli ve yerli masalları anlattığını hayretle izliyoruz. Sayın Bahçeli seçim beyannamesini açıklarken, bunların ibret veren sicilini önlerine koymuştu. Bir defa da biz hatırlatalım: Millik; ayakkabı kutularına, para kasalarına, vakıf adı altında kurulan tahsilat ve rüşvet merkezlerine ahlakını rehin bırakmışların harcı değildir.  Bütün hesapları milli görünerek, ülke ve millet sevdalılarının zihnini bulandırmak ve güya oy aşırmaktır. Ancak, millik ne bunların ne siciline uyar, ne zihniyetine.  Kafalarında ve gönüllerinde millilik bulunmadığı için ağızlarında da eğreti duruyor.                 
BUNLARI UNUTTUK MU?
         Türk askerinin geçişi sırasında açılan şanlı Türk bayrağını "PKK için tahrik unsuru" diye, toplatan bunlar değil miydi?  "Her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum" diye avazı çıktığı kadar bağıranları, buna karşılık BOP'un Eşbakanı olmakla övünenleri bu millet unuttu mu? Kamu kurum ve kuruluş tabelalarındaki TC ibaresini silenler, "Ne mutlu Türküm Diyene" sözünü dağdan taştan kazıyanlar, Devlet nişanındaki TC ifadesiyle Atatürk siluetini kaldırdılar,  "Türk'üm, doğruyum" sözlerinden gocunup andımızı yok edenler, "Ey Türk Gençliği" seslenişinden ürkenler bu zihniyetten başkası mıydı?  Tarihimizde kara bir leke gibi duran isyankarları, devlete baş kaldırmış, milletin kanını dökmüş teröristleri alkışlayanları, özürler dileyenleri, adlarına anıtlar yaptıranları ne biz unuturuz, ne tarih unutur.        
MİLLİYETÇİLERE HAKARET ETTİLER     
         Hangi birini sayalım? Türkmenlerin canını alan Barzani'yle Erbil'de sıra geceleri düzenleyip sazlı sözlü, çiğ köfteli eğlence ortamlarında sarılıp kucaklaşanların,  aziz Türk milletinin gözü önünde, Diyarbakır'ı ihanet üstüne çevirip 37 yıl sonra bir PKK'lıyı Türkiye'ye getirip megri megri söyletenlerin, yine Barzani'nin başından konfetileri sevgiyle temizleyip Kürdistan diyenlerin milli ve yerli olması, bir şakadan öteye geçebilir mi? Türklükle karşıma gelmeyin tehdidi savuran bunlar değil miydi? Habur'da teröristleri muzaffer bir ordunun geriye dönen neferleri gibi, davul ve zurnayla yeri göğü inleterek karşılayan, karşılanmasına zemin hazırlayanlardan ne milli ne de yerli bir irade duyulacaktır. Bugün millik diyenler, dün milliyetçilere en ağır, en galiz küfürlerle saldırıyorlardı. Milli ne varsa, yerli ne görüyorlarsa savaş nizamına geçip ateş açıyorlardı. Irkçı, kafatasçı, faşist, cahil, kandan geçinen, ölümden beslenen, morg bekçileri, Fatiha bilmeyenler diye aşağılıyorlardı. Şimdi de hiç utanmadan çıkmış MHP'li ve ülkücülerin aklıyla alay ediyor ve oy istiyorlar.
MHP'YE ÖFKELERİ TESADÜF DEĞİL
         Biliyorlar ki, MHP ve ülkücüler var oldukça gerçek hedeflerine asla ulaşamayacaklar.  MHP bunlara göre tehdit ve engeldir. Bunun için Türk milliyetçiliği kötülenmeli, aşağılanmalıdır. Ülkücüler tahrik edilmeli, küçümsenmeli, yavaş yavaş budanmalıydır. 13 yıldır aralıksız bunu yapmaya uğraştılar. AKP yönetiminin MHP öfkesi tesadüf görülmemelidir. Biz olmasaydık, AKP ile PKK çoktan Türkiye'nin fişini çekmişlerdi. Biz olmasaydık, müzakere ortakları AKP ve PKK Türkiye Cumhuriyeti'ni çökertmiş olacaklardı. Biz olmasaydık, Oslo'da, İmralı'da, Kandil'de verilen sözlerin hepsi gerçekleşecek, Türkiye'nin tarihten kaydı düşülecekti. Biz olmasaydık, milli ruh ve asalet oyunları bozmasaydı; çökmüş bir devletin yasını, iç savaş şartlarına düşmüş bir milletin matemini, eğer halen hayattaysak tutuyor olacaktık. Hep aramıza nifak sokmaya çalıştılar. Bunu bütün Türk milletiyle birlikte, bütün dünya gördü ve yaşadı. Hep üzerimize geldiler, içimizden devşirdikleriyle hisarlarımızda gedik açmaya çalıştılar. Ama dün başaramadılar, Allah'ın izniyle gelecekte de asla başaramayacaklar.       
KENDİLERİ İTİRAF EDİYORLAR
          Hiç kimse, bugünkü terör cinnetinin arka planında AKP'nin millete hazmettirmeye çalıştığı süreç ihaneti olduğunu unutmamalıdır. AKP, PKK'ya cephanelik vermiş, militan devşirilmesini sessizce izlemiş, cinayetlerin tahkimi için siper kazmıştır. Bunu kendileri itiraf ediyorlar. Hatta AKP, PKK'yı iktidara taşımış, bakanlık koltuğu bile verecek kadar ileri gitmiştir. PKK yol kesmiş, AKP çözüm demiştir. PKK haraç toplamış, insan kaçırmış, şehirlere inmiş; AKP dağlardan çiçek böcek toplayacağız hayaliyle milleti avutmuştur. PKK, Doğu ve Güneydoğu'yu silahlarla doldurmuş, dağa taşa bomba döşemiş; valilere operasyon yapmayın emri verilmiştir.  Bize teröristlerin silah bırakacağı söylenmişti, meğer silahları indiren Türkiye olmuştur. Bize teröristlerin silahları gömeceği kibirli ve üstten bakan bir ifade tarzıyla duyurulmuştu, oysa silahı saklayan, namluyu yere çeviren güvenlik güçlerimiz olmuştur.Mehmetçiği kışlasına, polisi karakoluna zorlaya zorlaya çekmiş, PKK'ya buyur etmişlerdir.Doğal olarak meydan da teröristlere kalmıştır. Bunu gören IŞİD'de payına düşeni alabilmek için sıraya girmiş ve Türkiye'nin başkentini kana bulamıştır.        
TEKRAR İKTİDARLARI ZULÜM OLUR
       AKP ile PKK'yı, AKP ile HDP'yi birbirinden ayırt etmek artık kolay değildir. Siyasi taktik gereğince HDP'yi eleştiren, hakaretler yağdıran, mangalda kül bırakmayan bu zihniyetin; gerçek anlamda bu terör imalatından hiçbir farkı yoktur. AKP, PKK'sız; PKK'da AKP'siz bir hiçtir.Bu itibarla 1 Kasım'da AKP'nin gerilemesi, oy kaybetmesi, iktidardan olması teröre indirilecek en ciddi milli darbe olacaktır. Bu zihniyetin Türkiye'de iktidar olması artık milletimizin kaldıramayacağı bir zulümdür. Bu zulme çanak tutmak da zulümdür. Zulme rıza göstermek de zulüm olarak anılacaktır.