Seçimlerden sonra Türkiye'de büyük ve derin bir endişe doğdu. Türkiye'yi tarihinin en zor ve sıkıntılı durumlarına düşürmüş olan bir partiye yeniden tek başına iktidar verilmiş olması, bu endişelerin temelini oluşturuyor. Nitekim, AKP'nin ülkeyi sonu belirsiz maceralara sürükleyeceğini, yeni ve büyük sıkıntıların kapıda olduğunu, geçen 18 gün içinde çok net şekilde gördük. Başbakan Davutoğlu, çok derin, çok yakıcı sorunları görmezden gelip saraya kendini ispat etmiş olmanın mutluluğu ile uzun uzun masallar anlatarak oyalanırken, ortaya iki başlı bir yapı çıktı ve kimin ne söylediği, iktidarın kimin elinde kaldığı belli değil. Bu gidişten bir hayır ve fayda çıkmayacağı ve bir kaosa doğru hızla yol aldığımızı içimiz sızlayarak görüyoruz.
Diğer tarafta muhalefet partilerine ölçüsüz ve kısıtlı eleştirilerle saldırılıyor. Özellikle MHP üzerinde bir takım oyunlar oynandığını ibretle izliyoruz. Bir süredir bütün eleştirileri ve gelişmeleri sabırla izleyen MHP lideri Bahçeli, önce partisinin yetkili kurullarını toplayıp istişarelerde bulundu. Sonrasında da meclis grubunun ilk toplantısında konuştu. Bu tarihi konuşma, meydanın boş olmadığını ve şartlar ne olursa olsun MHP'nin dimdik ayakta durduğunu ve hiçbir oyunun, hiçbir operasyonun bu onurlu ve kararlı duruşu değiştirmeyeceğini dosta düşmana bir defa daha gösterdi. Her cümlesi, her kelimesi hayati önemde olan bu konuşmanın tamamı haber sayfalarımızda yer almaktadır. MHP üzerinde hala hesap yapan varsa, tavsiyemiz bu konuşmayı bir defa daha okumalarıdır. Biz yerimizin el verdiği ölçüde bazı bölümleri tekrar hatırlatacağız:
 
 BİZİ TANIMIYORLAR
        Düşeceğimizi sanıyorlardı, yanıldılar. Vazgeçeceğimizi bekliyorlardı, yanlışa düştüler. Korkacağımızı, kaçacağımızı, iç kargaşaya kapılacağımızı planlıyorlardı, alayı birden havasını aldılar. Çünkü bizi tanımıyorlar, hissiyat ve irademizi anlamıyorlar, anlamak da istemiyorlar.Milliyetçi Hareket'e operasyon düzenleyen, buna yarım akıllarıyla yardım ve yataklık yapan kim varsa aldananlar arasında, fitne kafilesindedir. Bedeli ne olursa olsun, kara kampanya mucitlerine, karanlık ayak oyunlarına boyun eğmedik, eğmeye de hiç niyetimiz yoktur. Yalancıların, müfterilerin, münafık ve müşrik emellerin tezgahlarına tamam demeyiz, rıza göstermeyiz, geçit vermeyiz. Belki zorlandık, belki hırpalandık, belki de anormal saldırılara uğradık. Ama yine de hakkımızı yedirmedik, hak bildiğimiz yoldan dönmedik.Komplo kuruyorlar, önümüzü kesmeyi planlıyorlarmış, vız gelir. Bizim Allah'tan başka korkacağımız, kuldan başka utanacağımız hiçbir şey yoktur, olmamıştır, olmayacaktır.
 
 İHANET AYYUKA ÇIKTI
           1 Kasım seçimi olağanüstü şartlarda yapılmıştır. Demokrasinin tüm kural ve ölçüleri çiğnenmiştir. Allah için söyleyiniz, 4 ay 23 günde AKP neyi başarmıştır da tek başına iktidar olmaya hak kazanmıştır? 1 Kasım'daki sonuçlara Erdoğan'ından Davutoğlu'na kadar şaşırmayan, hayret etmeyen neredeyse kalmamıştır. 1 Kasım'ı 13 yıllık hezimetin ödülü şeklinde mi, yoksa terör rejimiyle tehdit edilen, istikrarsızlıklarla gözü korkutulan, ekonomik baskılarla köşeye sıkıştırılan milli iradenin zoraki verdiği karar olarak mı ele almak gerekmektedir? İhaneti ayyuka çıkmış bir partinin taltif edilmesi, Türkiye'yi darboğaza sokmuş, iç ve dış politikası çökmüş bir iktidarın sandıkta tahkimi görülmüş, duyulmuş şey değildir. AKP ülkenin geleceğiyle oynarken, AKP Türklüğün sırtına hançeri saplarken, AKP Türk milletinin birlik ve kardeşlik duygularını yıkarken yine kazanmıştır.
 
PAZARLIKLAR KIZIŞTI
        1 Kasım'dan sonra yeni anayasa ve başkanlık sisteminin gündemin zirvesine oturması boşuna değildir. HDP'nin, başkanlık sistemi dahil tüm modeller tartışılabilir demesi tesadüfi görülmemelidir. Ve pazarlıklar kızışmaktadır. AKP'nin başkanlık sistemini kapsayan yeni anayasa hazırlığı içinde olduğu, al ver sürecinin devreye alındığı anlaşılmaktadır. Demem odur ki, oyun için oyun vardır. Türk milleti 1 Kasım'da sandıktan başkanlık veya yeni anayasa mesajı vermediği halde, böyleymiş gibi propaganda yapan AKP'nin amacı karanlıktır.
 
 MHP ÜZERİNDE HESAP YAPANLAR 
          MHP'nin başarısız olduğunu söyleyenlere dikkat ediniz. Diyorlar ki, MHP olağanüstü kurultaya gitmeliymiş. Davutoğlu'na bakarsak kongreden korkmamıza gerek yoktur. Sayın Davutoğlu neyi yapıp yapmayacağımızı sana mı soracaktık? Senin unuttuğun, örtbas ettiğin bir gerçeği hatırlatmak isterim ki; Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir şeyden korkmaz ve çekinmez.Demek ki içimizde kıpırdayanlarla hedef birlikteliğin vardır, MHP üzerinde hesap yapanların arkasında senin ve zihniyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır. İçimizden ve dışımızdan MHP'nin çatısını uçurmak, Türk milliyetçiliğini eritmek için olan biten güçleriyle çaba sarfeden ne kadar satılık şahsiyet, fiyatı olan ne kadar devşirme, ne kadar saray hafiyesi varsa devreye girmiştir. Bilmeyen varsa tekrarlayayım; bizde teslim edilecek, işgale bırakılacak, ardından da silinmesi seyredilecek bir parti yoktur.                                                                
MİLLETE NE DEDİYSEK, ONU YAPTIK
           Biz ne söz verdiysek onun yanında durduk. 7 Haziran'dan sonra meydanlarda söylediklerimizi unutsa mıydık? Ne var yani; çalan çalsın, götüren götürsün, bölen daha da bölsün, BOP'sa sorun yanına iki proje daha konsun diyerek eyyamcılığa, gevşekliğe pirim verip, yanardönerliğe biz de mi kapılsaydık? Efendimiz Hz. Peygamber'in "aldatanlar bizden değildir" kutlu hadisini hasıraltı mı etseydik? Varsın oyumuz düşsün, ama dimdik duralım. Milliyetçi Hareket surda gedik açtırmaz. Milliyetçi Hareket aman dilenmez. Baş vermeyiz, boyun eğmeyiz, ricat etmeyiz. Ve 1 Kasım'da çıkan sonucu önemser, bu şehit yadigarı kutlu davayı hiç kimseye yedirmeyiz, peşkeş çekmeyiz, kayyum özlemiyle kavrulan, sancağımızın inmesini isteyen gafillere göz açtırmayız.
 
KAYBEDEN TÜRKİYE'DİR
         1 Kasım'da kazanın kim olduğu bellidir, ama kaybeden Türkiye'dir.
Bunun somut sonuçlarına kısa zaman içinde şahit olmak mümkün olacaktır. Milliliği, dürüstlüğü ve ahlaklılığı yirmilik çiviyle bile çaksak üzerlerinde durmayacağını bildiğimiz ne kadar gafil varsa 1 Kasım'da derin bir nefes almıştır. Bu böyle sürmeyecek, bu cinnet dolu karanlık yıllar daha fazla devam edemeyecektir. AKP kazandığını sanırken, ilk günkü aşk ve 2002 ruhu ezberlerine boğulmuşken ahlaken, vicdanen ve esasen kaybetmiştir. Gün gelecek bunu herkes görecek, Türkiye'nin bahtı mutlaka açılacaktır. Bu şeref payesi de Milliyetçi Hareket Partisi'nin üzerine olacaktır.