Cumhurbaşkanı seçilmenin sayın başbakan için mecburi istikamet olması, beraberinde yıkıcı tavizler de getiriyor. Siyasette başarı için feda edemeyecekleri hiçbir şeyin olmaması prensibine, bu mecburu istikametin şartları da eklenmiştir. Vatan millet düşmanları şimdi çok daha hevesli, çok daha ümitli ve cesur hale gelmişlerdir. Fırsatı ganimet bilmekte ve alabilecekleri her şey için bastırmaktadırlar. 

 

Fırsatı ganimet bilenler 

Sayın başbakan için Cumhurbaşkanlığının mecburi istikamet olmasının sebebi, 12 yıllık yalan, talan ve ihanet siyasetinin hesabını vermekten kurtulmak istemesidir. Kendisi gibi ülke ve milletle hesabı olanlar da bunun farkındadır. 30 Mart seçimleri AKP adayının hiçbir şartta Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini kesin şekilde ortaya koymuştur. Şansını arttırabilmesi için PKK uzantılarının tam desteğini almak bir mecburiyettir. Cumhurbaşkanlığına giden yolun bu bölücü güruhunu memnun etmekten geçmesi, tehdit ve tehlikeyi daha da arttırıyor. Ortalığa saçılan beyanlar ve gelişmeler ülkenin varlığı ve birliği üzerinden pazarlıklar yapıldığını ve karşılıklı sözler verildiğini belgeliyor. Bu durum sadece PKK ve uzantılarıyla da sınırlı değildir. Dışarıdaki ihanet takımı da paylarına düşeni alabilmek için harekete geçmiş ve hayal edemeyecekleri mesafeler almışlardır. 

 

Şeref masalarındaki pazarlıklar 

Son dönemde yaşananları hatırlamak, Cumhurbaşkanı seçilebilmek için nelerin feda edildiğini daha net şekilde ortaya koymaya ve anlamaya yardımcı olacaktır. Bebek katilinin ve Kan dillilerin meydan okumaları sonuç vermiş ve istedikleri herşey bir tasarı haline getirilip meclise sevk edilmiştir. Ancak, bu kadarla kalmıyor. Kurulan şeref masalarında çok daha ileri pazarlıkların yapıldığı, PKK ve AKP sözcülerinin karşılıklı açıklamalarından anlaşılıyor. Özerkliğin alt yapısını oluşturacak düzenlemeler zaten meclisten geçirilmiştir. Meclise sevk edilen yeni paketle birlikte bunun içi de doldurulmakta ve dağdaki ve hapishanelerdeki eşkıyanın serbest bir şekilde şehre inip, tam ve kesin kontrolü sağlamasına yol verilmektedir. Her ne verilirse verilsin, İmralı canisi serbest kalmadan, bu ihanet güruhu memnun kalmayacak ve tehditlerinden vazgeçmeyecektir. Nitekim, bu konuda da şeref müzakerelerinin yapıldığı ve bir yol haritası belirlendiği PKK uzantılarının beyanlarından ortaya çıkıyor. İmralı'daki bebek katilinin bir yıl içinde serbest kalacağı çeşitli vesilelerle ilan edilmiştir ve AKP'den buna en küçük bir itiraz gelmemiştir. PKK uzantılarının bugüne kadar söyledikleri her şeyin karşılık bulması, bu beyanların da boşuna olmadığını ve AKP'den bu konuda da söz aldıklarını ispatlıyor. Kısacası Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilebilmesinin içerideki bedeli ülkenin "şimdilik" federasyona dönüştürülmesi, PKK'nın bütün katillerinin serbest bırakılması ve İmralı'daki caninin özgürlüğüne kavuşmasıdır. 

 

Van minüt tiyatrosu 

Dışarıda ki gelişmelerin içeride yaşananlara paralel yürüdüğünü aklı başında olan herkes kolaylıkla fark edecektir. BOP yolundaki bu planın en kritik aşaması Davos'daki "van minüt" tiyatrosudur. Bu tiyatro ile Ortadoğu ülkelerine şah damarından girilmesi sağlanmış ve BOP'a hız verilmiştir. İsrail topraklarımıza yerleştirilen füze sistemleri ile özel bir şekilde koruma altına alınırken, Irak, Libya, Mısır, Suriye yapılan müdahalelerle iç savaşa sürüklenmiş ve şekillendirme kolaylaştırılmıştır. Şimdi bu enkazın üzerine BOP'un düzenini kuruyor ve yükseltiyorlar. AKP'nin bu hizmetlerinin karşılığı da üçüncü defa iktidarda tutulası ve Cumhurbaşkanlığı hesapları yapmak olmuştur. 

 

Hiçbir şey tesadüf değil 

Her şey gayet net ortadadır. Ne IŞİD'in bulduğu cüret ve yaptığı saldırılar boşunadır, ne Türkmen soykırımı konjonktüreldir, ne Suriye'nin bataklığa dönüştürülmesi rastgele bir şeydir, ne de Irak'ın parçalanması ve Barzani'nin Kürt devleti hesapları yapması tesadüftür. Türk milletine bütün bunları hazmettirmenin yeni ve sinsi bir sonucu olarak bayrak indirme kalleşliklerinin bile bir hesaba dayalı olduğu anlaşılıyor. Bayrağının indirilmesini dahi hazmedenler, Barzani'nin Kürdistan ilanına da, bebek katilinin serbest bırakılmasına da, ülkenin bölünmesini de cüret ve cesaret kazandırıyorlar. Bunların tamamı birbirine bağlıdır ve tamamının altında AKP'nin onayı, yardımı ve hesapları vardır. IŞİD'e yol vererek Türkmen soykırımını sağladılar. Barzani'nin petrollerin üzerine oturmasının yolunu açıp elini güçlendirdiler. Suriye'yi bataklığa dönüştürerek en uzun sınırımızın PKK uzantısı PYD'nin kontrolüne girmesini ve kuşatmanın güney cephesinin tamamlanmasını sağladılar. "Çözüm süreci" diyerek, bebek katilini etkili ve yetkili bir konuma getirdiler. PKK'yı azdırdı ve hedeflerine ulaşabilmesine imkan verip, gerekli düzenlemeleri yaptılar. Sonra bir baktık, Barzani "Bağımsız Kürdistan" hazırlıkları yaparken, petrol İsrail'e akmış. Türkiye ise tarihindeki en büyük ve yakın bölünme tehlikesiyle karşı karşıya gelmiş. 

 

Bir de milletin hesabı var 

Bu sicilin sahiplerinin bir de Cumhurbaşkanı olacaklarını düşünürsek, planın son aşamasının da ne kadar kolay hayata geçirileceği kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak, bütün bunlar BOP yolcularının hesaplarıdır. Bir de milletin hesabı var. Nitekim, 30 Mart'ta bu hesapların yanlış olduğunun sinyali verilmiş ve AKP'ye 7 puanlık bir uyarı yapılmıştır. PKK ortaklığı ve ihanet projeleriyle bu 7 puanın tamamlanacağını düşünenler yanılıyorlar. Yapılan uyarının sonuç vermediğini gören Türk milletinin, bu defa en az 10 puanlık bir ceza kesebileceğini ve bütün hesapları bozacağını unutmasınlar. Ülkeyi bölünmenin eşiğine getirmenin mutlaka millette bir karşılığı olacaktır. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu vasıfları, eğitimi, birikimi ve liyakatıyla herkesin gönül rahatlığı ile oy verebileceği bir adaydır. Türk milletinin bu defa bu fırsatın heba edilmeyeceğinden ve ülkeyi BOP'a saplayanlara ve bölünmenin eşiğine getirenlere bir ders vereceğinden eminim.