Evet sen Sünnîsin...        

    Hikmetyar’ın ayaklarının dibinde tabasbus ederken de Sünnîydin...
Henüz İstanbul Büyükşehir Belediye başkanıyken Rahmi Koç’a siyâsete girmek istediğini söylediğinde, Koç’un “Bu iş için büyük para gerekir” sözlerine “Bir milyarım(Dolar)var” derken de Sünnîydin...
Bir çiftçi vatandaşın isyanına kulak vermek yerine o çiftçiye “Ananı da al git” derken de Sünnîydin... 
Şehitlere “Kelle”, o şehitlerin katillerinin azmettiricisi ‘İmralı cânisi’ne “Sayın” derken de Sünnîydin...

Deniz Baykal ve MHP milletvekillerinin yatak odaları kamera kayıtlarıyla arşivlendiğinde dut yemiş bülbül gibi susarken ve o kamera kayıtları ortalığa saçıldığında miting meydanlarında “Ne özeli kardeşim, eşiyle mi çekmişler, genel ahlâksızlık bu genel ahlâksızlık” derken ve bu kasetlerle oy devşirmeye çalışırken de Sünnîydin...

Aynı kasetler yanında yörendeki insanlar içinde arşivlendiğinde “Yatak odalarına girmişleer, insanların mahremlerine girmişleer, ahlâksızlık bu ahlâksızlık” diye bağırırken de Sünnîydin...
“Terör örgütüyle görüşen şerefsizdir” derken de, “Hakan Fidan PKK ile benim talimatımla görüştü” derken de Sünnîydin...

Gezi olaylarında öldürülenlerin anısına bile saygı duymak gereği hissetmezken de Sünnîydin, polisler için “Efsane yazdılar” derken de Sünnîydin...
Sokak gösterilerinde öldürülen bir vatan evlâdını şehit ilân ederken de Sünnîydin, öldürülen diğer vatan evlâdının annesini miting meydanlarında kalabalıklarına yuhalatırken de Sünnîydin...
17 Aralık’tan evvel de Sünnîydin, 17 Aralık’tan sonra da Sünnîsin...

Paraları sıfırlarken de Sünnîydin...
Bir işadamı için, verdiği on milyon doları az bulup “Nasıl olsa kucağımıza düşecekler” derken de Sünnîydin...
Tübitak’a ‘montaj raporu’ yazdırırken de Sünnîydin...

“Kabataş’ta başörtülü bacımızı yerlerde süründürdüler” derken de Sünnîydin, Kabataş görüntüleri yayınlandığında ve o görüntülerde yalanın ortaya çıktığında da Sünnîydin...
“Câmiye ayakkabıyla girdiler” derken de Sünnîydin, “Câmide içki içtiler” derken de Sünnîydin, “O câmide içki içilmedi” diyen müezzini sürdürürken de Sünnîydin...
“Urla villâları 35 senedir orada” derken de Sünnîydin, GoogleMap Urla villalarının arazisindeki boşluğu görüntülediğinde de Sünnîydin...
Oğlunun kurduğu vakfa arsa toplarken, milyon milyon bağış(!) toplarken de Sünnîydin...
Fırat’ın kenarındaki koyuna 11 yıldır tecâvüz edilirken de Sünnîydin...

Seçimlerde “Mührünüzü AKP’ye basın, Esmâ’nın ruhu şâd olsun” diyerek ölü tâcirliği yaparken de Sünnîydin, yüzlerce mâdenci yer altında canını yitirdiğinde “İşin tabiatında var” derken de Sünnîydin... 
Reyhanlı’daki patlamada ölen vatandaşlarımız için, “Ölenler Sünnnîydi” derken de Sünnîydin... 

Mezhep çatışmalarının bir ülkeyi ne hâle sokabileceğini bile bile muhalefet partisi liderine “Sen Alevîsin, ben Sünnîyim, bak ben söylüyorum, sen de söylesene Alevî olduğunu” derken de Sünnîydin...
Hiç endişe etme çok iyi biliyoruz; sen bir Sünnîsin...

Hak, hukuk, adâlet, kul hakkı, yetim hakkı, beyt’ül-mal nedir bilmezsin, yolsuzluk ve rüşveti bağışa çeviren Sünnî Profesör fetvâcın ve sana özel Sünnî bir Diyânet İşleri Başkanın da var senin, bir Sünnîsin sen, biliyoruz bunu... 
O zaman biz Sünnî değiliz. 

Biz yalan söylemeyiz, biz mezhep çatışmasını körüklemeyiz, biz terör örgütü liderine “Sayın” ve aziz şehitlerimize “Kelle” demeyiz, biz haram yemeyiz, yetim hakkı yemeyiz, kul hakkı yemeyiz, beyt’ül-mala musallat olmayız, biz ‘açılım süreci’ adı altında ülkeyi bölmeyiz, ‘kardeşlik’ adı altında kâtillerle pazarlık etmeyiz, biz ‘barış süreci’ adı altında yapılmamış bir savaşın cephelerini terk etmeyiz, biz kendi vatanımızda bayrak indirtmeyiz, biz kendi vatanımızda terör örgütüne vergi toplatmayız...

Bizler Müslüman Türkleriz...
Sen Sünnîysen biz değiliz, seninle ve şürekânla Sünnî olmaktansa efsâne yazan polislerinin sokak ortasında döverek öldürdüğü savunmasız Ali İsmail ile ‘Alevî’ olmayı, Ertuğrul Özkök’le ‘beyazTürk’ olmayı tercih ederiz...