Evet, Milliyetçi Hareket Partisi'nin kendi içindeki seçimi, Türkiye'nin genel seçimlerinden daha fazla 'haber değeri'ne ve daha fazla 'değiştirme gücü'ne sahip… O yüzden daha önemli…
Çünkü genel seçimler bugüne kadar gidişatı değiştirebilmiş değil… Rakipler aynı kaldıkça seçimler rutin hâle geldi… İktidar değişmiyor, sadece iktidar partisini oy oranın değişiyordu…
AKP 2002'den bu yana sürekli üzerine koyarak ilerledi… Kuraldır, iktidarlar bütün dünyada yıpranırken, AKP her seçimde oylarını yükseltti ve çok partili hayatımızın rekorlarını kırarak ilerledi… Bu bir başarıydı şüphesiz, sadece iktidarın başarısı değil, muhalefetin de başarısıydı aynı zamanda!..
Bir önceki genel seçimler baz alındığında sadece 7 Haziran seçimlerinde gerileme oldu ama 'elbirliği'yle ülke 1 Kasım'a taşındı ve gerileme telafi edildi!.. Böylece rutine bağlanmış 'AKP zaferleri'ne bir yenisi daha eklenmiş oldu…
Bugün seçim olsa ne olur? Bütün aktörlerin aynı kaldığını var sayarsak, 2002'den bu yana kurulmuş döngü kırılabilir mi? Kesin konuşalım, imkânsız… İktidar partisi adına zaferler zincirine bir halka daha eklenir ve ülkeye bir balkon konuşması daha dinletilir…
***
Mevcut durumda partiler ikiyi ayrılıyorlar; AKP ve diğerleri… 'Diğerleri'nin bütün fonksiyonları siyasî fonu tamamlamaktan ibaret!.. 'Hiçbir şey değişmedikçe seçim sonuçları neden değişecek?" sorusunun cevabı bile yok o 'diğerleri'nde… Dolayısıyla ülkede uzun yıllardır hangi partinin seçimlerden birinci çıkacağı değil, zaten belli olan birinci partinin oy oranının ne olacağı tartışılıyor… Vurguladığımız gibi bu bir iktidar başarısı değil, aynı zamanda muhalefet başarısı…
Genel seçimleri bir anlamda önemsiz hâle getiren işte bu rutine bağlanmışlık… Sonucu önceden belli ve önemi yok!.. MHP'deki değişim işte bunun için çok hayati… Mevcutlar parametreler içinde rutini bozacak tek hamle bu… Domino taşı gibi etki edebilecek bir hamle… Seçimleri önceden 'sonucu belli' kimlikten çıkaracak, tek adam rejimine sürüklenişe dur diyebilecek ve partiyi kilitlendiği mağlubiyetler silsilesinden çıkarabilecek bir atak…
***
MHP adına anketler bir felaketi gösteriyor… Aslında bunun tespiti için bilimsel yöntemlerle ankete bile gerek yok… El yordamıyla da o arzulanmayan sonuçları görebilmek mümkün…
Herkes etrafına bakarak şu sorulara cevap arayabilir: Çevrenizde 1 Kasım 2015 seçimlerinde MHP'ye oy vermemiş ama pişman olmuş ve bugün tekrar seçim olsa 'veririm' diye sabırsızlıkla bekleyen birine rastladınız mı? Varsa bunlar kaç kişiler?
Şimdi de tersten soralım: Çevrenizde 1 Kasım 2015 seçimlerinde MHP'ye oy vermiş ama parti yönetiminde bir değişim yaşanmazsa 'asla vermem' diye 'ağır şartlı' konuşan birine rastladınız mı? Varsa bunlar kaç kişiler?
Basit ama gidişatı anlamak adına doğru bir teknik… Çünkü aradaki korkunç fark sadece MHP'nin değil, Türkiye'nin siyasî geleceğini yakından ilgilendiriyor… Bugün iktidar çevrelerinde başkanlık sistemi, partili cumhurbaşkanlığı veya erken seçim konularında cesaretli kılan ve muhalefet yokmuş gibi rahat davranmaya iten tablo bu… Sadece MHP'deki değişim bu 'huzurları'nı bozabilir ve onun için siyaseti-çisiyle, bürokratıyla, anketçisiyle ve havuz gazetecisiyle hep birlikte alarmdalar…
Bu gerçeği sadece iktidar ve onun mücavir alanı görmüyor… Elbette kızgın MHP tabanı ve delege çoğunluğu da görüyor… Bir daha seçilemeyeceğini fark etmesi gereken milletvekilleri ve belediye başkanları da görüyor… Eğer görmüyor iseler bu bir göz bozukluğuna değil, patolojik hâle delâlettir…
Hem MHP'yi Türk siyasetinde önemli kılmak, hem de genel seçimleri AKP lehine rutin olmaktan çıkarmak şimdi MHP ve delegelerinin elinde… Aksi durumda 'istikrar' adını verdikleri 'AKP iktidarı' çok daha pekişmiş, kökleşmiş ve sistemi dönüştürmüş biçimde devam eder…
Bir şeyin değişmeden MHP lehine hiçbir şeyin değişmeyeceği günleri yaşıyoruz…