Ajansların servis ettiği işgal fotoğraflar çok ilginçti... O zaman yaygın olan video film kiralayıcıların önünde uzun kuyruklar vardı... İşgal süresince eve tıkılıp kalacak olan zengin Kuveytliler sıkılmamanın peşindeydiler...
İşgali dert etmemekte haklıydılar!.. Ne de olsa paraları ve paylaşmaya devam edecekleri petrolleri vardı ve birileri onları kurtaracaktı!.. Hanedan Suudi Arabistan’da, halk ise evde video film seyrederek kurtarılmayı bekledi...
Sonra ABD öncülüğünde ‘Çöl fırtınası’ adı verilen müdahale başladı... Saddam’ı devirmeye kadar gidilmese de Kuveyt işgalden kurtarıldı... Kuveytliler esaretten kurtuluşu ABD bayraklı tişörtler giyerek, dev cüsseli arazi arabalarını zıplatarak, “Bush Bush yes” diye gırtlaklarını yırtarak kutladılar!..
Onlar kurtulmuştu ama ötelerde ‘bir başka halk’, başına gelecek beladan habersiz olup biteni izliyordu, tarihte ilk defa canlı yayınlanan savaşta... O da Türk halkıydı... Sonradan anlaşılacaktı ki kimse itiraf edemese de sonuçları itibariyle bu savaşın iki yenileni vardı... Birisi Irak, diğeri ise İncirlik ve hava sahasının kullanılmasına izin vererek koalisyonu destekleyen Türkiye’ydi!..
Çünkü savaş Kuveyt’le sınırlı kalmamış, Irak’ın kuzeyini Bağdat otoritesinden koparmıştı... Fıtratı gereği hep böyle anları kollayan, tarih boyunca Batı’yla ve Rusya’yla dönüşümlü iş birlikleriyle statü elde etmeye çalışan aşiretler için artık yeni bir fırsat doğmuştu...
Önce onlar için bir kalkan oluşturuldu... 36. paralelin kuzeyi Saddam’ın müdahale alanı olmaktan çıkarıldı... ‘Irak’ın toprak bütünlüğü, kırmızı çizgi, savaş sebebi’ gibi sonradan hiçbir karşılığı olmadığını anlayacağımız koca koca laflar Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin diline yapışırken, bölgede hayat başka aktı... Saddam’ı devirecek ikinci müdahaleye kadar alt yapı tamamlandı, ‘yeni Irak’la birlikte Kuzey Irak’ın statüsü devletleşme yolunda bir adım daha öteye taşındı...
Kuzey Irak’ın 1991’den sonraki pozisyonu en fazla PKK’ya yaradı... Zaman zaman IKDP ile karşı karşıya gelse de, bölgede adeta kurumsallaştı... En büyük sığınma, lojistik, eğitim ve kaçakçılık imkânlarına kavuştu... Bizde iktidarlar değiştikçe o anlamsız ‘kırmızı çizgi’ edebiyatı bir sonrakine devroluyor fakat ateşin bize düşmesi engellenemiyordu...
Şimdi sıra Suriye’nin kuzeyinde... İsrail’in güvenliği için ‘daha tehlikeli’ bir yönetim gelme ihtimali yüzünden Esad yönetimine karşı tam anlamıyla devreye girmeyen ve bu yönüyle Erdoğan’ı hayal kırıklığına uğratıp yalnız bırakan ABD, şimdi tekrar devrede... Elbette Esad’ı devirmek için değil, Kuzey Suriye’nin ‘IŞİD tehdidi’ altındaki statüsüne son hâli vermek için...
Irak operasyonunun Türkiye’ye maliyetini bilenler için çok kolay değil Suriye operasyonundan kârlı çıkacağımızı ummak... Bölgede IŞİD başta olmak üzere radikal örgütler temizlendikten sonra inisiyatif Şam yönetimine bırakılmayacağına göre, hâkimiyet kimin kucağına düşürülecek? Muktedirler içinde bu soruya net ve kendisinin de inanacağı cevap verebilecek olan var mı acaba? Kuzey Irak tecrübesi neyi gösteriyor? Ve PYD yani PKK bunun için mi ‘teröristlik’ten çıkarılıp, Batı tarafından silahlandırılması gereken ‘müttefik’liğe evriliyor? Saddam’ı indiren müdahalede ‘kimyasal silah üretimi’nin bahane olduğu ortaya çıktıktan sonra, şimdiki müdahalenin ‘terörle mücadele’ iddiasına kim nasıl inanacak?
Gelelim iç meselemize: Bir hafta içinde ‘kara harekâtı’nın önemini keşfedenler acaba evvelki ‘para harekâtı’nın esiri olarak mı bu hükme zorlandılar? Önlerine sicilleriyle ilgili ne kondu da görüşleri bir anda değişti?
‘Özel sırları’nı kaptırdıkları için ‘millî’ karar verme ihtimali olmayanlar yüzünden kuşku doğuyor... Biliyoruz ki, bölgedeki değişimlere Kuveyt’teki o video film sırasındakiler karar vermediği gibi, bilmem hangi marka telefonun altıncı sürümü için İstanbul’da uzun kuyruklar oluşturanlar da vermiyor!.. Hele sırrı kalmamış, şantaja açık ‘rehineler’in hiç şansı yok!..
İlâve edelim: Kuveyt Emiri, koalisyona katılan ve destekleyen ülkelere ‘teşekkür’ için Batılı büyük gazetelere ilân vermiş, o ilânda Türkiye’nin adı bile geçmemişti!..