Türk medyasını izlerseniz, bu ülkede herkesi mesut, mutlu, huzurlu, hayatından memnun zannedersiniz. Bu muhteremlere göre, ne dağdaki katillerden tehdit yağıyor, ne hükümet bunları emir sayıp anında yerine getiriyor. Ne etrafımızdaki ateş çemberi gün geçtikçe daralıyor, ne Türkiye yalnızlaşıp istisnasız her alanda kaybediyor. Ne vatandaşı bezgin, yılgın ve ümitsiz, ne de ülkenin bölünme sorunu var. Her şey yolunda ve tatlı hayat akıp gidiyor. Sadece bazı kendini bilmezler ufak tefek gürültü yapıyor, huzuru bozmaya çalışıyor. Onları da ciddiye almamak gerekiyor. Zaten hak ettikleri şekilde cezalandırılıyorlar.
Medya düzelmeden olmaz
Bir defa ve altını kalın çizgilerlerle çizerek belirtelim ki, bu ülkede medyayı düzeltmeden hiçbir şeyi düzeltemezsiniz. Millet doğru bilgilenmiyor ki, kararı da hayırlı olsun. Yalanın doğru, yanlışın haklı, ihanetin makul gösterildiği bir düzenden, hakka ve hakikate uygun bir sonuç nasıl çıkacak? Çıkmıyor ve çıkamaz. Onun için ihanet bu kadar kolay yayılıyor. Onun için hırsızlık bu kadar sıradanlaşıyor. Onun için yalan bu kadar kolay zemin buluyor. Böyle bir düzenin, böyle bir idarenin varacağı yer kargaşa, gerginlik, çatışma, kaos ve ne yazık ki bölünme oluyor.
Aksi olsaydı
Türkiye'nin varlığı ve bekası ciddi şekilde tehdit altındadır ve bu durum her şeyin önüne geçmiştir. Çok yakın ve sıcak bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bölücü ihanet iktidarla işbirliği içinde yürüyor ve artık kapıya dayandı. Bu ülkenin bölünmez bütünlüğünden, milli ve üniter devletten yana olan herkes mutlaka bir şeyler yapmak zorundadır. Sebep her ne olursa olsun, susmak, uzak durmak, dikkatleri başka yerlere çekmek, bu ihanete ortak olmaktır. Ve Türk medyası her haliyle bu ihanetin içindedir. Aksi olsaydı, duyarlı, milli, ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana bir medya olsaydı, ne hükümet bu kadar ileri gidebilirdi, ne ihanet bu kadar mesafe alabilirdi, ne de Türk milleti bu uyuşukluğu yaşardı. Bugün gazetelerin manşetlerinde, televizyonların bültenlerinde, haber programlarında konuşulan, tartışılan ve karşı çıkılan tek ve değişmez mesele bu bölücü ihanet olurdu. Doğal olarak bu durumun bir toplumsal karşılığı da meydana gelirdi ve ihanet bu kadar ileri gidemezdi. Oysa bugün tam tersi yapılmaktadır. Susmakla, görmezden gelmekle, gündemi değiştirmekle de kalmıyorlar. Kimi korkudan, kimi sağladığı menfaati sürdürmeyi her şeyin önüne geçirdiğinden, kimi zaten var olan ülke ve milletle hesaplaşmak için fırsatı ganimet saymasından, kimi de net şekilde hain olmasından dolayı bu ihanete açık ve kesin destek veriyor.
Kahramanlar da var
Türk milletinin tarih boyunca karşı karşıya kaldığı bütün yıkımlarda sebep hep aynı olmuştur. Yanlış tercihlerle içer yapmış, arkadan hançerlenmiş ve bedel ödemiştir. Dünyada kendi içinden bu kadar çok ve amansız hain yetiştiren başka bir ülke daha yoktur. Milletin parasıyla, devletin imkanlarıyla okuyan, yetişen, makam ve mevki sahibi olanların, buldukları ilk fırsatta devlete saldırmaları, intikam almaya kalkışmaları, bölüp yok etmek için seferber olmaları, ne yazık ki Türk milletinin değişmez kaderi olmuştur. Elbette bu durum herkes için geçerli değildir. Çok şükür ki, ülkenin varlığı ve birliği için gözünü kırpmadan canını ortaya koyanlar kahramanları da bu devlet yetiştirdi ve bu devlet hala ayaktaysa, onların sayesindedir.
Herkes tarafını belirlemeli
MHP lideri sayın Devlet Bahçeli kısa süre önce yaptığı bir açıklamada, "Türkiye zifiri bir karanlığın içindedir. Milli birliğimiz ve milli varlığımız tehdit altında olmakla birlikte, demokrasimiz, kişisel hak ve güvenliğimiz de sallantıdadır. Türkiye bir avuç yeni yetme elitin, hırsından aklını kaçırmış bir azınlığın, nefretinden gözü dönmüş kaymak tabakanın, siyasi debdebe içine gömülmüş ve iktidar sarhoşluğundan şuurunu kaybetmiş bir güruhun eline düşmüştür. Böyle giderse; tarihimiz tümden rehin alınacaktır. Milli kimliğimizi hepten esaret altına girecektir. Nesillerimiz büsbütün mahvolacaktır. Milli ve manevi değerlerimiz ise yerle yeksan olacaktır. Egemenliğin asli sahibi büyük milletimiz kaderine ve geleceğine sahip çıkmalıdır." Demiş ve herkesi tarafını, sırasını, yerini ve yönünü çok geç olmadan belirlemeye çağırmıştı.
Ders verilmeli
Milletin duruma el koymasından başka çare kalmamıştır. Yapılacak ilk seçimde bu irade gösterilmeli ve meydanı boş bulduklarını zannedenlere unutamayacakları bir ders verilmelidir. Bölücülük ihalesiyle yeni devlet, yeni millet, yeni statü ve yeni Türkiye inşalarına engel olunmalı, bunun için de AKP'yi cezalandırmalıdır. Sayın Bahçeli'nin veciz ifadesiyle, Türk milletine hayat veren herkesin birbirine yabancılaşmasına, Türkiye'nin bölgesinde ve küresel zeminde yalnızlaşmasına, dünümüzle aramıza kalın duvarlar örülmesine mani olmak şeref ve namus konusu olup, ikamesi katiyen olamayacaktır.