Yalan, talan ve ihanet düzeninin onay almasının, bu akıl tutulmasının sonun felaket olacağını biliyor ve söylüyorduk. Zira, yalan, talan ve ihanet üzerine kurulu bir düzeni, ele geçirdiğiniz medya üzerinden yaptığınız algı operasyonlarıyla kula kabul ettirseniz de, Allah kabul etmez. Geldiğimiz yer, ne yazık ki kelimenin tam anlamıyla felaket noktasıdır. Daha da acısı, bu kadarla da kalmayacaktır. Bu azgınlığın, bu kalleşliğin sonunu kestirmek mümkün olmadığı gibi, bir domino etkisiyle başta ekonomi olmak üzere, her alanda ağır tahribatlar yapması da kuvvetle muhtemeldir. 


Çözüm çözülme getirdi 
İtle yatan bitle kalkarmış. Bebek katiliyle şeref masası kurup, bunu da millete çözüm diye yutturmaya kalkışmak hiçbir şeyi çözmediği gibi, ağır bir çözülme getirmiştir. Allah şahidimizdir ki, bunun böyle olacağını ısrarla ve yorulmadan anlatmaya çalıştık. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, istisnasız her konuşmasında bu konuda uyarılarda bulunmuş ve gidilen yolun yanlışlığını ısrarla ikaz etmiştir. Bugün, ülkenin varlığından ve birliğinden yana olan herkesin, "Bahçeli haklı çıktı" demesi, bizim için bir teselli değildir. Keşke böyle olmasaydı ve bu taşları toplayıp bu itleri salanlar, yapılan ikazları ciddiye alsalardı. 
Terör, hiç bu kadar ileri gidememişti 

Ülke AKP'ye teslim edilirken, terör sıfırlanmış, dağdaki katiller sinmiş, şehirdeki uzantıları vazgeçmişti. Kaldı ki, terör en yoğun olduğu dönemlerde bile, belli bir bölgeyle sınırlıydı. Terörist katiller, dağlara sığınmak zorunda kalıyor ve oralarda da bulunup hak ettikleri şekilde cezalandırılıyorlardı. Şimdi şehirlerde ve ülkenin her yerindeler. Açık ve aleni şekilde devlete isyan ediyorlar, bölünme provaları yapıyorlar. Bahane IŞİD'in Ayn el Arap saldırılarıdır. Zerre kadar vicdanı ve imanı olan herkes çok iyi biliyor ki, bu bahane çok haksız ve yersizdir. Türkiye, IŞİD saldırıları karşısında elinden geleni fazlasıyla yapmış ve büyük riskler almıştır. Bu saldırıları bahane ederek Türk devletine savaş açanlar da zerre kadar şeref olsa, alçakça saldırmak yerine, teşekkür ederlerdi. Bu çapulcu takımı, IŞİD'in Ayn el Arap'ta ilerlemesini istemiyorsa, niye Türkiye'yi yakıp yıkmak yerine, gidip buradaki direnişe katılmıyorlar? Katılanlar da biraz zoru görünce, hemen kaçıp geri geliyor. Kimse sınırın kapalı olduğundan bahsetmeye kalkışmasın. Zira, o sınırın nasıl kevgire döndüğünü, bütün dünya ibretle izliyor. 
IŞİD olmasa, başka bahane bulacaklardı 

IŞİD olmasa da, bu kalleşlik başka bir bahaneyle yine yapılacaktı. AKP sayesinde hiç olmadıkları kadar güçlendiklerini, artık kalkışma yapabileceklerini, Türk devletiyle çatışabilecek konuma ulaştıklarını meclisteki uzantıları büyük bir alçaklıkla ilan etmişlerdir. Dağdaki eli silahlı katiller rahatlıkla şehirlere yayılmış, ülkenin belli bir bölgesinde fiili durum oluşturmuşlardır. Vergi toplamışlar, asayiş sağlamışlar, hatta mahkeme kurmuşlardır. AKP hükümeti bütün bunları sadece seyretmiş, devlet görevlilerine de, "müdahale etmeyin" talimatı vererek, meydanı bu çapulcu sürüsüne bırakmıştır. Diğer taraftan Barzani ve PYD kendileri için emsal teşkil etmiş ve cüretlerini daha da arttırmıştır. 
Verdikçe azdılar 

Verilebilecek her şeyin bu ihanet güruhuna verildiğini, AKP milletvekilleri katıldıkları canlı yayınlarda söylemişlerdir. Bebek katilinin hazırlayıp hükümete ulaştırdığı yol haritası, aynıyla hayata geçirilmiştir. Kalan kısmın tamamlanması için de kurul oluşturulmuştur. Değişen hiçbir şey olmamış, bu hain sürüsü doymadığı gibi, her verileni elde bir sayıp, daha da azgınlaşmıştır. AKP yanaşmaları ve sözcüleri, "çözüm" denilen projeyle bu hainlerin ikna edileceğini ve barış geleceğini bu millete ısrarla anlatmışlardır. Buna karşılık İmralı canisi her defasında nihai hedeflerinin bölünme olduğunu ve bu sağlanmadan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceklerini dünyaya ilan etmiştir. Ve ne yazık ki, çözüm adına yapılan her şey ülkenin varlığını ve birliğini biraz daha çözmüş ve bu ihanet güruhunu bugünlere getirmiştir. 

AKP'yi fırsat saydılar 

Teşhisi doğru koyalım. AKP, devletle, Cumhuriyetle, düzenle hesaplaşabilmek için bitmiş terörü bilerek ve isteyerek yeniden canlandırmıştır. Nitekim, "çözüm" diyerek yapılan düzenlemelerin, alınan kararların tamamı bir hesaplaşmadır. Demokrasi maskesi takmışlar ve bu devletin altını oymuşlardır. AKP terörü bahane ederek hesaplaşmayı tamamlamış, İmralı canisi ve katil sürüsü AKP'yi fırsat sayarak hayal bile edemeyeceği imkanlara kavuşmuştur. AKP için hesaplaşma büyük ölçüde tamamlanmış ve istisnasız her yer ele geçirilmiştir. Ancak, hesaplaşmada kullandıkları terör canavarı kontrolden çıkmıştır. Bu ihanet güruhu bir daha AKP'yi bulamayacaklarını varsayarak ve bölgenin durumundan faydalanarak, artık sonuç almak için harekete geçmiştir. 

Bütün millet ağlıyor 
İşte AKP, işte sonuç. Türkiye'nin her yerinde isyan var. Ülke bırakın 1990'ın ortalarını, 1980 öncesine döndü. Bu hazin manzara karşısında sadece analar değil, bütün millet ağlıyor. Devlet, müdahale etmek yerine kendini savunmak durumunda bırakılmıştır. AKP hükümeti, tam bir panik içinde ne yapacağını şaşırmıştır. Sayenizde Türkiye ağır ve yıkıcı bir terörle karşı karşıyadır. Yeniden sokağa çıkma yasaklarıyla tanıştık. Yeniden asker meydana indi. Yeniden tanklar şehir merkezlerine yerleşti. 12 yılın sonunda geldiğimiz yer, ne acıdır ki, içeride PKK'ya, dışarı da IŞİD'e teslim olmaktır.