İran Savunma Bakanı Hüseyin Dehkan, “Tedbir” adlı uydunun yakın zamanda uzaya fırlatılacağını duyurdu. İran son olarak Ocak 2013’te içinde maymun bulunan “Öncü” adlı araştırma uydusunu uzaya göndermişti. İran, 2020’ye kadar ilk astronotunu uzaya göndermeyi hedeflediğini açıklamıştı.

Bu haberi Anadolu Ajansı’ndan okurken, “ABD’nin başını çektiği koalisyon, utanmasa şimdi de ’uzaya çıkmayı sınırlandırma anlaşması’hazırlayıp, ’İslam ülkeleri uzaya çıkamaz’diye bir karar alabilir” diye düşündüm! 
 

***
 

Nitekim ABD’ye tarihi yön veren üç-beş kişiden biri olan eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Brzezinski, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin “İran Nükleer Anlaşması: Tahran ve Batı İçin Yeni Bir Yön mü?” konulu panelde, bölgede nükleer silah açısından kaygılanılması gereken ülkenin sadece İran olmadığını ifade etti. Brzezinski, “Bu bölgede Pakistan da endişe duyulması gereken bir ülke. Bu ülkenin de birçok nükleer silahı ve bunu dağıtacak sistemi var” dedi. 
ABD merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin İran raporunda, “İran’ın nükleer silah elde etmekteki ısrarı İsrail, ABD ve Arap ülkelerini savunma sistemlerini güçlendirmeye ve karşı saldırı kapasitesini artırmaya itebilir. Muhtemel bir müdahale Körfez’de ani bir çatışmanın fitilini ateşleyebilir ve Afganistan, Irak, Lübnan gibi bölge ülkelerine sıçrayabilir” yorumu yapılıyor. Raporda, İran’ın bu silahları Hizbullah gibi dost veya vekil olarak gördüğü güçlere de aktarabileceğine dikkat çekiliyor. 
New York Times’ın köşe yazarı Thomas Friedman ise “Afganistan’dan çekildiğimiz zaman bizim orada elde ettiğimiz kazanımları muhafaza etmek için İran’a ihtiyacımız olacak” diye konuştu. “İran geleceğini nasıl görüyor” diye soran Friedman, “Büyük bir Kuzey Kore olarak mı yoksa küçük bir Çin olarak mı? Uluslararası toplum tarafından daha dışlanmış olmayı mı istiyor?” diye sözlerine devam etti. 
İran’ın P5+1 ülkeleri ile yani BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi, ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’ya Almanya’nın eklenmesiyle oluşan birlik ile anlaşmaya varmasından sonra İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile görüşmeye hazır olduğunu açıkladı. Peres, “İran’ı düşman olarak görmüyoruz” dedi.
Bu yeni yaklaşımlar, hem İslam dünyasının nükleer güce sahip olmasından kaynaklanan büyük bir korkunun hem de önemli taktik değişiklikler yapıldığının göstergesidir. 
 

***
 

Yakın zamanda, Türkiye’nin uydusunun Fransız Guyanası’ndan fırlatılmasından 37 saniye sonra havada paramparça olması ve bunun bir sabotaj olduğunun ortaya çıkmasını hatırlayalım. Türkiye, Göktürk uydusunu uzaya gönderebilmek için Çin ile anlaştı. Başa dönecek olursak, Batı dünyası, Müslümanların ve özellikle Türklerin nükleer silah kapasitesine sahip olmasını önlemek için elinden geleni yapacaktır. Kaldı ki Türklerin uzaya uydu göndermesini bile önlemeye çalıştılar. Korkunun ecele faydası yoktur ama burada dikkat edilmesi gereken husus, Türkiye ile İran’ın birbirine düşürülmek istenmesine karşı uyanık olmaktır. İki ülkenin yükselişini durdurmak için uzun zamandan beri aralarında bir savaş tezgâhlandığı biliniyor. Türkiye ve İran’ın bu konuda daha dikkatli olmaları gerekiyor.