Türkiye'nin en eski sivil toplum kuruluşu olan Türk Ocakları,20.yüzyılın ilk çeyreğinde İstanbul'da bir kültür derneği olarak kurulmuştur.Osmanlı Devleti'nin yıkılma sürecinin ağır şartları altında ve Türk Milli varlığının yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bir ortamda milli bir ihtiyaçtan doğmuştur.
Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan ayrılıkçı, bölücü hareketler ile 93 harbi ve arkasından gelen 1912-1913 Balkan faciası sonrasında; Türk aydınlarında ve gençlerinde meydana gelen MİLLİ UYANIŞ sonucunda kurulmuştur. Türk Ocakları,MAZİDEN ATİYE ASIRLIK ABİDE BİR ÇINARDIR...
Devlet'i Ali'nin dağılma sürecine girmesinden ızdırap duyan 190 ASKERİ TIBBIYELİ genç, bir gece seher vakti Üsküdar Karaca Ahmet mezarlığında toplanarak girişimciler kurulu oluşturmuş, dönemin şair,edip,düşünce ve bilim adamlarına mektuplar yazarak,memleketin ahvalinin kötü gidişi karşısında göreve davet etmişlerdir. Mektubu alan o zaman ki Türklük şairi MEHMET EMİN YURDAKUL başkanlığında, YUSUF AKÇURA, AHMET AĞAOĞLU,ZİYA GÖKALP, Hamdullah Suphi Tanrıöver, M.Ali Tevfik ve Ahmet Ferit Tek'in yönetiminde 25 Mart 1912 tarihinde Türk Ocakları kurulmuştur.
Ne var ki Türk Ocakları'nın kuruluşuna vesile olan 190 Tıbbiyeli, Çanakkale savaşına gönüllü giderek hepsi de şehit olmuştur.
Türk Ocakları, Cumhuriyet döneminde milli devletin oluşumuna katkıda bulunmuş MİLLİYETÇİ BİR ÖRGÜTTÜR. Türk Ocaklarının temsi ettiği milliyetçilik düşüncesi, devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün İLHAM KAYNAĞI ve imparatorluğun yerine kurulan Milli devletin de temel dayanağı olmuştur. Atatürk her gittiği yerde Türk Ocaklarına uğramış ve herkese ''Türk Ocaklılar'' gibi olmalarını tavsiye ederek; Konya Türk Ocağını ziyaretinde ise; '' Bu ocağı söndürenin ocağı sönsün'' demiştir.
Avrupa devletlerin Osmanlı'yı parçalamak için oluşturdukları politikalara karşı,devlette ki çözülmeyi durdurmak adına,siyasal,askeri ve idari alanlarda çeşitli reformlar yapılmıştır.
1839 Tanzimat Fermanı,1856 Islahat Fermanı, 1876 Birinci meşrutiyet ve ilk anayasanın kabulü ve 1908 İkinci meşrutiyet ilan bu reformların başlıcalarıdır.Yapılan bu reformlar devlette ki çözülmeyi durdurmak bir yana;bir çok gayrı müslim azınlığın imparatorluktan çözülmesini de hızlandıran bir sürecin başlangıcı olmuştur.
II.Meşrutiyetin ilanından sonra,imparatorluk tam anlamı ile dağılmaya başlamış,iç ve dış olaylar devleti iyice bunaltmış olduğu sırada,Avusturya Devleti,Bosna Hersek'i ilhak etmiş,Bulgaristan bağımsızlığını açıklamış,ardından Girit meselesi zuhur etmiştir.İçeride ise 31 Mart Vakası patlak vermiş ve Trablusgarp savaşı başlamış,Osmanlı yedi düvelle karşı karşıya gelmiştir.
İşte Türk Ocakları Derneği,II. Meşrutiyet sonrasında,OSMANLI DEVLETİ SINIRLARI İÇİNDE YAŞAYAN AZINLIKLARIN,OSMANLI DEVLETİNDEN AYRILMAK İÇİN KURDUKLARI MİLLİYETÇİ DERNEKLERE KARŞILIK AYNI SINIRLAR İÇİNDE YAŞAYAN TÜRKLERİN HAKLARINI KORUMAK ÜZERE, 1912 yılında İstanbul'da kurulan bir kültür derneğidir.
Sözde İslamcıların zannettikleri gibi,Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasına sebep olan Türkçüler ve Türk milliyetçileri değildir.Tam aksine Türk milliyetçileri Balkan felaketinin ardından; vatanlarından sökülüp atılmak istenen Türklüğün yeniden diriliş ve ayağa kalkması için başlatılan NEFSİ MÜDAFAA HAREKETİDİR.
TÜRK OCAKLARININ AMBLEMİ NEDEN BOZKURTTUR
Amacı '' Türk Milliyetçiliği'' olan derneğin amblemi cepheden görülen BOZKURT başıdır.Her milletin nasıl bir mit'i varsa Türk Milletinin miti de bağımsızlık ve hürriyetin sembolü BOZKURTTUR.Türklerin Ergenekon'dan çıkışında önlerinde Bozkurt vardır.Göktürk Devletinin bayrağında bozkurt vardır.Atatürk de bozkurt'u paralara bastırmıştır.Masasına bozkurt heykelini koydurmuştur.Kurdurduğu bir çok sanayi kuruluşlarında (Petrol Ofisi) bozkurt amblemi vardır.Türk Ocakları da bir asırdır Atatürk'ün direktifleriyle bozkurt amblemini şerefle taşımaktadır.Bozkurt sadece Türk Ocaklarının değil,TÜRKLÜĞÜN SEMBOLÜDÜR.
TÜRK OCAĞININ ÜLKÜSÜ VE MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI
Milli kültürün (harsın), ahlak ve fikir hayatının geliştirilmesi,milli birliğin kuvvetlendirilmesi,toplum yapısının sağlamlaştırılması ve Türklük duygusunun yüceltilmesi amacıyla kurulmuş kamu yararına faaliyet gösteren bir dernektir. Kısaca '' TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ'' olarak da adlandırılan bu gaye derneğin milli ülküsü olmuştur.
Türk Ocaklarının mücadelesi, milletimizin kültürel, sosyal, ekonomik, teknik ve bilgi yönünden güçlendirilmesi ve başka milletlerin boyunduruğu altına girmemesi mücadelesidir.Türk Ocakları,Türk Milleti'nin dertleriyle dertlenmek ve sorunlarına çözüm üretmek amacını taşır.Türk milliyetçilği bu topraklarda bir NEFSİ MÜDAFAA HAREKETİ olmuştur.
Tarih içinde oluşan bu millet ve Türklük kavramı esas alınmalıdır.Bir yanıyla ORTA ASYA GEÇMİŞİNE VE ONUN UZANTILARINA DİĞER YANDA İSE OSMANLI MEDENİYET COĞRAFYASINDA Kİ UNSURLARA AÇILARAK YENİ BİR SİYASET TAVRI geliştirilmelidir.
YENİDEN TÜRK OCAKLARI RUHUNA İHTİYAÇ VARDIR
Son 10 yıldır Türkiye'yi idare edenlerin geliştirdikleri siyaset anlayışı,Türk Ocaklılar olarak derin bir kaygı ile izlemektedirler. '' Tek millet,tek bayrak,tek vatan,tek devlet...'' söylemine ''TEK DİL'İN'' eklenmemesi dikkat çekicidir.Kaldı ki tek milletin adının da ne olduğunu,Türkiye'yi idare edenler bir türlü söyleyememektedirler.Ağızlarından bir türlü Türk Milleti lafzı geçmemektedir.
Türk milleti yerine, '' TÜRKİYE MİLLETİ'' gibi ucube bir tarifi kullananlar,bu milletin şerefli 5000 yıllık tarihini içine sindiremeyen azınlık ırkçılarıdır.Türk kavramı GÖKTÜRK DEVLETİ'NİN adıdır.Türk adı, Kültegin ve Yenisey kitabelerinde vardır.Türk adı, Ötüken'den,Viyana kapılarına kadar,dostarına güven,düşmanlarına korku salarak ruhlara kazınmıştır.20.000 teröristin hatırına,Türk adını alt kimlik statüsüne indirmek isteyenler,buna gücünüz istese de yetmez.Yedi düvel bir araya geldi başaramadı,siz mi başaracaksınız!?...
II.CUMHURİYETÇİLİK, YENİ OSMANLICILIK, YENİ TÜRKİYE,..gibi kavramlar,Türkiye Cumhuriyeti Devletini tasviye etmeye ve intikam almaya yönelik rövanş kavramlardır. İnsanlarımızı devşirmeye,devletimizi dönüştürmeye ve FEDEREL DEVLET yapılanmasının kilo metre taşlarıdır. ANDIMIZIN kaldırılması, Devlet kurumlarının tabelalarından TC'nin kaldırılmak istenilmesi,Anayasa'dan Türk adının silinmek istenmesi,Türklüğe karşı duyulan aşağılık psikolojisi ve bölünme projeleridir...
Tek dil sözü ile kastedilen kişilerin değil devletin tek dile sahip olmasıdır. 195 devletin büyük çoğunluğu TEK DİL'E sahiptir.Tabi ki vatandaşlarımızın ana dillerinin inkarı tabiat kanunlarına aykırıdır.Son araştırmalar dünyada 6915 ayrı dil olduğunu ortaya koymuştur.
''Demokratikleşme Paketi'' nde Türk alfabesinde bulunmayan,q,x,w gibi harflerin önündeki engel, ''klavyelere özgürlük'' sözleriyle duyurulmuştur. Oysa ki Türk alfabesinde bulunmayan harflerle devletin işlem yapması düşünülemez.Bu harflerin resmi tabelalara girmesi; ''devletin dili'' ilkesinin yerle bir edildiğini göstermektedir.
Etnik temelde ayrışmayı tahrik edici yanlış politikalarla verilen tavizlerin arkasının kesilmeyeceği yaşanılan tecrübelerle sabittir.Türk Ocakları olarak, AYRIŞMAYI DEĞİL BİRLİĞİ ESAS ALAN bir yaklaşımın hakim kılınmasının zaruret olduğuna inanmaktayız.Türk Milleti'nin bin yıldır yaşadığı tecrübelerle, bir arada olma azmi hiç bir zaman sarsılmamıştır. Milletimizin Anadolu'da geliştirdiği farklı kültür ve inançların tek bir millet olarak birlikte yaşama tecrübesini ve inancını geleceğe de taşıyacağından asla şüphemiz yoktur.
Türkiye'yi yönetenler tarafından Türk milliyetçiliği ve Türklük kavramı haksız ve temelsiz bir saldırıya uğramıştır.Milliyetçilik ayaklar altına alınmak istenmiştir.Buna kimselerin gücü yetmeyecektir ve haddi de değildir.
Şurası iyi bilinmelidir ki,Türk Ocakları her türlü IRKÇILIĞA karşı, Türkiye'de bin yıldır süre gelen kardeşliği savunan bir dernektir.Milliyetçiliğimiz ne etnik ne de kabile milliyetçiliğidir.Milliyetçiliğimiz, Türk milletine mensup olma şuuruna erişmektir.Milliyetçiler güce tapmazlar.Allah'tan başka güç tanımazlar.İslam'ın iman aşk ve ahlak misyonuna sahip bir aksiyonun temsilcileridirler..
Türklüğün bir ETNİSİTEYE indirgenerek,alt kimlik statüsüne sokmak isteyenlerin gerçek zihniyetlerinin AZINLIK IRKÇILIĞI yaptıklarının da farkındayız.
Kimse Türk milliyetçilerine din ve ahlak dersi verebilme yetkisini kendilerinde göremezler.Dinimiz, milletini ve vatanını sevmek olan milliyetçiliği değil, ırkçılığı bir başka deyişle asabiyetçiliği tasvip etmez.Milletini yüceltme uğruna diğer milletlere eziyet ve zulüm etmeyi hoş karşılamaz.
Milletimizi önce etnik guruplara ayırıp sonra birleştiremezsiniz.Bu topraklarda yaşayan herkesin dinine,diline,inancına saygı duyarız ancak; bin yıldır bu topraklara verilmiş TÜRKİYE ADININ VE TÜRK'ÜN ADININ ve Türk milleti kavramlarının tartışmaya açılmasını da asla kabul etmeyiz. Şurası iyi bilinmelidir ki Türk milleti bu toprakları MÜZAKEREYLE FETHETMEMİŞTİR. Kaybettikleri toprakları da canları pahasına savunmadan da terk etmemiştir.
Türklüğü ve Türk milliyetçiliğini savunmak,IRKÇILIK VE AYRIMCILIK değil,tam aksine bu topraklarda BİRLİĞİ SAVUNMAKTIR.Tarihte 1402 ANKARA MEYDAN SAVAŞINDAN sonra yaşanılan Moğol istilasından sonra devletin dağılmasını ve FETRET DEVRİNİ bizi idare edenlerin çok iyi tahlil etmeleri gerekir. Demokratikleşme paketi altında verilen tavizlerin ve yıkılma projesinin,devletimizi yeniden bir FETRET devrine sokabileceği endişelerimiz her geçen gün artarak devam etmektedir...
Türk tarihini iyi bilmeyenler,Türk milletinin sabrını,vakarını yanlış değerlendirmelere girmeden bir daha tekrar bir daha iyice düşünmek zorundadırlar. Türk milliyetçileri; Türkiye'nin ülkesi ve milleti ile bölünmesi anlamına gelecek dış dayatmalı bölünme projelerine asla izin vermeyeceklerdir.
Türk milletinin sabrını sınayan teröristler ve onların iplerini ellerinde tutan odaklar iyi bilmelidir ki,Türk milleti derin tarihi tecrübesi ve sağ duyusu ile bu siyasi oyunları bozacak güçtedir... 30.05.2014
Türk Ocakları
Ümraniye Şube Başkanı
AV.Faruk Ülker