Seçimlerden hiç kimsenin beklemediği bir sonuç çıktı. Ve doğal olarak bu sonucu herkes kendi bakışı, kendi menfaati, kendi hesapları doğrultusunda yorumluyor ve değerlendiriyor. Özellikle yanaşma ve beslemelerle, AKP yalakalarından yine akıllara durgunluk veren açıklamalar geliyor.
                           
YIKIMIN TELAFİSİNİ SEBEP OLANLARDAN İSTEDİ
Öncelikle şunu söyleyelim: Dün ne yazdık ve söylediysek, bugünde tamamının arkasındayız. Hatta, yazdıklarımız ve söylediklerimiz, şimdi çok daha önemli ve çok daha belirleyici hale gelmiştir. Bu seçimle birlikte, Türkiye getirildiği yol ayrımında karanlık ve bölünme, gerginlik ve çatışma, yalan ve talan tarafına evrilmiştir.Biz, böyle bir iktidarın ülkeyi getireceği yeri söyledik, söylemeye de devam ediyoruz. Sandıkların verdiği mesaj çok riskli de olsa, gayet açıktır: Türk milleti, her şeyin farkındadır. Özellikle son üç ayda yaşananlarla birlikte ülkenin 13 yılda nerelere getirildiğine acı örnekleriyle şahitlik etmiştir. 1 Kasım'da bu ağır tahribatın telafisini, bizzat sebep olanlardan istemiştir. Verilen mesaj çok nettir: AKP ya aklını başına alıp, 13 yıllık bu yalan, talan ve ihanet düzenine son verip hukuk, demokrasi, huzur ve birlik yolunu seçecek, ya da bir daha geri dönmemek üzere tarihten silinecektir. Zira, bunun ortası kalmamıştır. Burada ki risk AKP'nin kendisiyle birlikte ülkenin de sonunu getirmesidir.
                                
HADİ BUYURUN İHANETİ DURDURUN                                         
         7 Haziran seçimleri sonrasında, sanki 3 dönemdir tek başlarına iktidar olanlar kendileri değilmiş gibi, nasıl su üstüne çıktıklarını ibretle izledik. Biz, her ne kadar tehdit ve tehlikenin şimdi çok daha yakın ve büyük olduğu endişesini taşısak da, Türk milleti bu ağır ve derin çöküşün yükünü, bizzat sebep olanların sırtına yükledi. İşte fırsat, işte iktidar, işte imkan.  Hadi buyursun, bizzat kendi eserleri olduğunu yine kendilerinin itiraf ettikleri, bu bölücü ihaneti çözsünler. Bu akan kanı durdursun, bölünmenin eşiğine getirdikleri ülkeyi, yeniden düze çıkarsınlar. Bir kardeş kavgası çıkmasının önüne geçsin, başkente dayanan terörü sona erdirsinler.Hiçbir bahaneleri, hiçbir gerekçeleri, zerre kadar kıvırma alanları kalmamıştır.Artık "kandırıldık" diyemezler, "arkamızda millet iradesi yoktu" masalları anlatamazlar. Muhalefeti suçlayamazlar. Davul boyunlarında, tokmak ellerinde.
                                  
VER BAŞKANLIĞI AL FEDERASYONU
            Tarihe bir defa daha not düşmek için olacakları şuraya yazalım: Umarız ve dileriz yanılırız ve bu yazdıklarımızı hatırlatmak zorunda kalmayız. Göreceksiniz, terör ve ihanet yolunda değişen hiçbir şey olmayacağı gibi, her şey çok daha kötüye gidecektir. Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Buzdolabına kaldırdıkları ve adına "çözüm" dedikleri ihaneti yeniden servise koyacaklardır ve çözülme kaldığı yerden devam edecektir. PKK ile ortaklıklarına yeni boyut kazandırıp, İmralı'daki bebek katili ile kurdukları masayı daha da şenlendireceklerdir. Terörle mücadele yerine, teröristle müzakerenin öne çıkacağına, İmralı canisinin yeni imkanlara kavuşacağına bu millet yine şahit olacaktır. AKP ve HDP'nin, "ver başkanlığı, al federasyonu" noktasında anlaşmaları ve bunu da bu yüzde 49 oya dayandırmalarının yolu yeniden açılmıştır.
                                         
HUKUK ACİL İHTİYAÇ
          Başta hukuk ve demokrasi olmak üzere, ekonomi, dış politika ve eğitim AKP'nin kördüğüme çevirdiği ve içinden çıkılmaz hale getirdiği diğer alanlardır. Hukuk AKP'nin arka bahçesine dönmüştür ve bunun böyle gitmeyeceğini,  ivedi şekilde bağımsız ve tarafsız yargının hayata geçirilmesinin şart olduğunu, aklı başında olan herkes görüyor ve söylüyor. Aksi halde, insanlar kendi hukuklarını kendileri aramak durumunda kalacaklardır ki, bu durum zaten gergin olan sokakları çok daha gerecektir. Aynı şey demokrasi için de geçerlidir. Özellikle basın özgürlüğü ayaklar altındadır. Muhalif görülen hiç kimseye neredeyse hayat hakkı dahi tanınmamaktadır.Buna bir de "AKP sandık yoluyla gitmiyor ve her geldiğinde baskı ve zulmü daha da arttırıyor" düşüncesi eklenirse, nelerin olabileceğini kestirmek dahi imkansızdır. Nitekim, seçim öncesinde bir iç savaş tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuzu bütün sosyologların ve toplum bilimcilerin söylediğini bir defa daha ve altını çizerek hatırlatmalıyız.   
                                       
YENİ TESLİMATLAR YAPILABİLİR
          Ekonomi ve dış politika kelimenin tam anlamıyla dibe vurmuş durumdadır. Ülke tarihinin en itibarsız ve yalnız dönemini yaşadığımızı, yine bizzat kendileri itiraf ediyorlar. Dünyanın AKP'yi yeniden muhatap almasının yolunun, yeni teslimatlar yapılmasından geçtiğini Merkel'in kısa süre öncesindeki ziyareti sırasında ibretle görmüştük. Şimdi çok daha ileri gideceklerdir. Muhatap almak için yeni şartlar masaya koyacaklardır. Bu şartların PYD'nin terör örgütünden sayılmaması, Suriye'nin bölünmesine sessiz kalınması, PKK'nın muhatap alınması, Barzani'nin Türkmen zulmünün ve Irak'ı bölün Kürdistan kurmasının kabul edilmesi ve böylece Türkiye'yi bölünmeye götürecek alt yapının tamamlanması, Ermeni iftiralarının kesin olarak kabulü, Kıbrıs'ın kayıtsız-şartsız teslimi olacağı anlaşılıyor. AKP'nin bunlara direnme ihtimalı bulunmadığı gibi, sırf muhatap alınmak ve bunu iç politikada kullanabilmek için her şeye dünden razı olması çok kuvvetle muhtemeldir.
                                  
GÖKTEN YAĞMAYACAĞINA GÖRE
          Aynı şekilde ekonomi imdat sinyalleri vermektedir. Yatırım ve üretim durmuş, borç büyümüş, enflasyon tırmanmış, işsizlik yeni rekorlar kırmış, faiz ve döviz sarmalı dayanılmaz hale gelmiştir. Büyüme yıllardır yerinde saymakta, ihracat azalmakta, cari açık büyümektedir. Ekonominin acil tedbirlere ihtiyacı olduğunu da yine kendileri itiraf etmişlerdir. Gökten yağmayacağına, yerden bitmeyeceğine göre ekonomik olarak da bir yıkımın eşiğinde olduğumuz kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Hadi buyursun işin içinden çıksınlar.
                                    
YÜZDE 12'NİN ANLAMI
          Türk milleti her ne kadar, sorumluluğu sebep olanların omuzlarına yıkmış olsa da, bu ülke bizim ve gidecek başka yerimiz yok. Asla ümitsiz değiliz. Bu milletin yüzde 12'si, tarihte eşi benzeri görülmemiş bu kadar yalana, bu kadar kumpasa, bu kadar baskı ve tehdide, bu kadar hile ve desiseye rağmen, yolundan dönmemiş, ülkesine ve vatanına sahip çıkmaktan vazgeçmemiştir. Bu yüzde 12, bu milletin çelik çekirdeğidir. Vatanın bölünmez bütünlüğünün teminatı, AKP'nin yüzde 49 oyu ve tek başına iktidarı değil, hiçbir şartta vazgeçmeyen, yılmayan, yorulmayan ve direnen bu yüzde 12'dir. Bizi ümitlendiren, cesaretlendiren ve yeniden ve daha şevkle yolumuza devam etmemizi sağlayan işte bu sarsılmaz iman ve inaçtır. Bunu böyle olduğunu AKP'ye oy veren de, HDP'ye oy veren de biliyor ve inanıyor.
                                
MİLLET MHP'Yİ KARANLIĞIN DIŞINDA TUTTU  
         Konuşulacak, yazılacak çok şey var. Şimdilik şu kadarını söyleyerek bitirelim: Seçime MHP ve ötekiler girdi. 7 Haziran'da yüzde 16,3 oy alan MHP ile 1 Kasım'da yüzde 12 oy alan MHP arasında zerre kadar bir fark yoktur. Millet, MHP'yi bir kenara çekti ve kesin ve değişmez bir alternatif olarak bu karanlığın dışında tuttu. Bunu başka türlü değerlendirip, başka sonuç çıkarmaya çalışanlar, sadece MHP'ye değil, ülkeye de kötülük etmiş olurlar ki, buna hiç kimsenin hakkı bulunmamaktadır. Ayrıca, seçim hileleri konusunda çok ciddi, çok çarpıcı iddialar ortaya atılmıştır ve yığınla soru cevap arıyor.