Gerçekten de gazetecilik daha doğrusu köşe yazarlığı hayatımda benim en çok zorlandığım nokta, bu "kişiler" meselesidir.
"Filanca şu tarihte şunu demişti, falancanın şöyle bir bağlantısı vardı!.."
Tarih biliminde sadece padişahlar bu kadar ilgiye mazhar olabilirler. Biraz da paşalar ve kale kumandanları…
Bu tür cümleler, benim kişiliğimle debilim metoduyla çelişiyor; amatabii ki gazetecilikte çok gerekiyor. O yüzden son 4 yıldır biyografiler, kariyerler ve kişilerin siyasi bağlantılarıyla ilgilenmek işimin bir parçasıhaline gelmiş bulunuyor.
Ümit (Deniz Kulluk) abinin meşhur kutlama girizgâhlarında dediği gibi "bunca hain ve şerefsizin yeraldğı ülkemizde" kişileri iyi tanımak, Ülkücüler için de bir mecburiyet halini alıyor…
Şimdi cemaat AKP'ye "hırsız" AKP de cemaate tam kadro "hain" diyor. Bence hiç fena bir simetri değil ama "ikiniz de haklısınız!.." demek yetmiyor. Ortada bir mantık düğümü var.
İcabında sanatla, skeçle, dramayla bu düğümü çözmek ve insanımızın önüne koymak gerekiyor. Ayakta sandalyenin kenarına basmış bir baş komiser tekrar tekrar soruyor:
- Şimdi bir daha söyle bakalım müdür, paraları kim çaldı?..
- "AKP çaldı!.."
- Nasıl çaldı?..
- "Kutuyla..."
- Tapesi filan var mı?
- "Var.. Yüzlerce..."
- Güzell...
- Sen söyle bakalım bakan efendi... Orduya kumpası kim attı?..
- "Cemaat attı..."
- Başka ne yaptı?
- "Paralel devlet kurdu! Yargıya, polise, bürokrasiye hakim olmaya çalıştı!.."
- Emin misin?
- "Eminiz..."
- Haşhaşi dediniz mi?
- "Dedik."
- İnlerine girdiniz mi?
- "Girdik!.."
- Nah girdiniz... Peki bu açılımı hanginiz yaptınız?..
- Söyleyin olum, "millete kumpası" hanginiz attınız?
- "………………."
Sözü şuraya getireceğim. Hırsızlıkla ihanetin kesişme noktası "açılım"dır. Ne AKP ne de cemaat, bugün devam eden açılım sürecini birlikte planladıklarını ve bunun için"orduya kumpas"ın da içinde olduğu psikolojik harekâtlar yaptıklarını inkar edemezler.Taraf da ve Zaman'da sabah akşam "Heron lakırdısı" dinlediğimiz günleri unutmadık.
Habur rezaletinden 70 gün önce 2 Ağustos 2009'da "Kürt Meselesinin Çözümü: Türkiye Modeline Doğru Çalıştayı" Polis Akademisi'nde toplanmış ve Başkanlığını Polis Akademisi Başkanı Zühtü Arslan ve Polis Akademisi Araştırma Merkezleri Başkanı İhsan Bal yürütmüştü.
Toplantıya açılımın siyasi yürütücüsü Beşir Atalay da katılmış; aşağıdaki 12 çanak gazeteciye de MHP lideri Devlet Bahçeli "12 Kötü Adam" demişti. O liste önümde duruyor; ama yazmaya gerek görmüyorum. Sadece listenin en az üçte birinin "cemaatçi" olduğunu biliyorum.
Diyelim ki Erdoğanlar parayı çalarken yalnızdı. Cemaat de Dışişleri Bakanlığını dinlerken ve MİT tırlarını çevirirken…
Pekala… Bu açılımı kim yaptı? "Açılım"ın "millete atılmış bir kumpas" olmadığından nasıl emin olacağız?
"Hizmetkâr" seviyesindeki Şube Müdürlerinin rütbeleri sökülürken "12 Kötü Adamlı" ilk toplantıyı düzenleyen "Zaman yazarı" Polis Akademisi yöneticilerine neden dokunulmuyor? İki "Haşhaşi" sorusu dabu ağır toplara neden sorulmuyor...
Kimse kimseyi kandırmasın her zamanki gibi filler tepişiyor, yine çimenler eziliyor. Tezgah işliyor!..