246 insan… 246 can…246 acı...
Peki, 15 Temmuzdan bugüne kadar neler yaşadık?
20 Temmuzda Cumhuriyet tarihinde ilk kez ülke genelinde OHAL ilan edildi.
Yüz binlerce memur, fetocu olduğu için açığa alındı.
Binlerce rütbeli asker fetocu olduğu için ordudan uzaklaştırıldı.
Bir grup hainin ihanetinin faturası tarihi Osmanlı’ya kadar dayanan askeri okullara kesilerek kapatıldı.
Fetoyla alakası olmayan insanlar sadece iktidara muhalif olduğu için fetoculuk suçlamasından tutuklandı
Feto hakkında kullanılması gereken KHK yetkisi darbeyle alakasız konularda kullanılarak muhalifleri susturmak için kullanılan bir sopa haline getirildi.
Devletin tüm imkânlarının ve medyanın büyük çoğunluğunun evet lehinde çalıştığı orantısız bir başkanlık referandumu yapıldı ve tartışmalı bir sonuçla darbe gecesi bile kapanmayan meclisin kapısına kilit vuruldu. Demokrasi rafa kaldırıldı
Referandum sürecinde Hayır propagandası, OHAL bahane edilerek engellenmeye çalışıldı. Salonlar verilmedi. Mitingler engellendi.
Son olarak ise milyonlarca insan ülkedeki adaletsizliğe karşı sokağa çıkarak ‘’Hak, hukuk, adalet’’ sloganları attı.
Yukarıda yazdıklarıma bakınca 1 yılda 15 Temmuz gecesi sahip çıktığımız demokrasimizi ne kadar ileriye taşıdık? Tam tersine bugün demokrasimiz 1 yıl öncesinin çok daha gerisinde.
1 yıl önce aksak olsa da çalışan bir meclis vardı. Bugün KHK lar ile kolu kanadı kırılıp yetkileri elinden alınarak pasifleştirildi.
1 yıl öncesine göre bugün daha çok gazeteci cezaevinde tutuklu yatıyor.
1 yıl önce bu ülkenin askeri okulları vardı. Bugün yok
1 yıl önce bu ülkenin rejimi Parlamenter demokratik sistemdi. 16 Nisan’dan beri Osmanlı’dan bile geri bir tek adam rejimine geçildi.
1 yıl önce adalet yürüyüşü yoktu. Bugün insanlar adalet için sokağa çıkacak duruma geldi.
Son 1 yıldır tek bir adamın kararnameleriyle yönetilen, meclisi çalışmayan bir ülkeyiz. İnsanlar geçen yıla göre daha mutsuz… Gelecekten daha umutsuz…
O halde biz 15 Temmuz’da neden 246 vatandaşımızı kaybettik?
Yenikapı mitingi yapıldı, kardeşlik nutukları atıldı, hatta birlik ve beraberliği temsilen Yenikapı ruhu denildi.
Yenikapı ruhuna ne oldu? Hani artık ötekileştirme olmayacaktı? Hani siyasette uzlaşmacı bir dil hâkim olacaktı?
Yenikapı ruhu 1 yıl bile sürmedi. Darbe girişiminin üstünden 1 yıl bile geçmeden milletin önüne başkanlık rejimini koyup insanları evetçi hayırcı diye kutuplaştırdınız.
Ötekileştirme olmayacak dediniz. Hepimiz kardeşiz dediniz. Referandumda hayır oyu verenleri terörist dediniz.
İnsan kardeşine terörist der mi? Sizin uzlaşmaktan, kardeşlikten anladığınız bu mu?
Ülkenin kaderini etkileyecek konulara bile bir kararnameyle karar vererek mi demokrasiye sahip çıkacaksınız?
Bir kararnameyle bu ülkenin asırlık askeri okulları kapatıldı. Böyle büyük bir kararı alırken kime sordunuz? Hiç kimseye. 15 yıldır olduğu gibi ben yaptım oldu dediniz.
OHAL’i gerekçe göstererek Hayır propagandasını engellediniz. Hayır, propagandası yapanlara salon vermediniz. Miting yapmalarına izin vermediniz.
Bir kararnameyle yüz binlerce insanı mesleğinden kovdunuz, gözaltına aldınız. Bu insanların yüzde kaçı fetocu, yüzde kaçı masum hala belli değil…
Son 1 yılda adaletin terazisi o kadar şaştı ki insanlar adalet için 25 gün yağmur demeden, sıcak demeden yollarda yürüdü
15 Temmuzdan beri insanlar adaletin daha da zedelendiğini düşünüyor. Toplumun çoğunluğu ‘’Nereye gidiyoruz’’ diyor. Muhalif kesimde ‘’Konuşursam fetoculuktan tutuklanır mıyım’’ korkusu geçen yıldan daha fazla…
Çünkü 1 yıldır FETÖ ile mücadele etmek yerine muhalefeti susturmak tercih edildi. Fetoculuk bir suç değil muhalefeti susturmak için bir sopa gibi kullanıldı. İktidarın politikalarından şikâyet edenler fetoculukla suçlandı.
İpin ucu o kadar kaçtı ki kripto fetocuların ihbarıyla masum insanlar tutuklandı. Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle at izi, it izine karıştı. Geçmişte feto kumpası yüzünden hapiste yatanlar bugün fetoculuktan tutuklandı.
Oysa 15 Temmuz gecesi darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandığında 1 yıl sonra böyle bir Türkiye hayal edilmemişti.
Daha demokratik, insanların düşünceleri yüzünden suçlanıp cezalandırılmadığı, birlik ve beraberliğin hâkim olduğu, kardeş kardeş yaşayacağımız bir Türkiye vaat edilmişti. Yenikapı mitinginde bunlar konuşuldu.
Eğer muhalefeti susturmak yerine fetoyla samimi bir mücadele edilseydi, KHK yetkisi sadece yasal sınırlar içinde fetocular için kullanılsaydı bugün Yenikapı mitinginde arzu edilen Türkiye yolunda adım atmış olurduk.
Ancak hayaller suya düştü. Sözde Fettullah Gülen Türkiye’ye getirilip yargılanacaktı. ABD ye karşı bu konuda sert tavır takınılacaktı. Ne oldu?
ABD, Fettullah Gülen’i iade etmediği halde hala ABD ile müttefik ilişkileri devam ediyor. Yandaş medya, Erdoğan Trump ile görüştüğü için ‘’destan yazdık’’ manşetleri attı.
Sözde ucu kime dayanırsa dayansın hesap sorulacaktı. 1 yıl geçmesine rağmen fetonun siyasi ayağına hala dokunulmadı. Bu örgütün polisi, askeri, öğretmeni, imamı, aklınıza gelebilecek her şeyi varmış ama tek bir vekili bile yokmuş. Size bu inandırıcı geliyor mu?
Soruyorum. 15 Temmuz’dan 1 yıl sonra fetonun daha zayıf olduğunu emin bir şekilde söyleyebilir misiniz?
Feto’nun yeni bir darbe teşebbüsünde bulunabilecek gücü kalmadığını kim söyleyebilir?
1 yıldır OHAL ile yönetilmemize rağmen hala bu örgütün ne kadar çökertildiği belli değil. O halde neden OHAL ilan edildi?
15 Temmuz’un 1. Yıldönümü OHAL yönetimi altında kutlanacak. 16 Nisan’da demokrasiyi rafa kaldırdığımız halde demokrasi nutukları atılacak. Türk askerinin aşağılandığı afişlerle Türk ordusunun terörün kökünü kazıdığı söylenecek.
Kısacası bugün ‘’demokrasi’’yi kutlayıp yarın kararnamelerle yönetilen bir ülke olmaya devam edeceğiz.