Bugün Malazgirt zaferimizin ve Büyük taarruzun başlangıcının yıl dönümü… Türk milletinin iki büyük şanlı zaferi… İki büyük şeref madalyası…
1071 de Selçuklu sultanı büyük Türk komutanı Alpaslan ile Anadolu’ya girdik ve bu toprakları vatan yaptık…
Malazgirt’ten sonra 1299 da bu topraklarda başka büyük bir Türk olan Osman Gazi önderliğinde bir cihan imparatorluğu olacak olan Osmanlı’nın temellerini attık…
Kısa bir sürede Anadolu’ya sığmaz olduk… Büyük komutanların önderliğinde önce Balkanlara sonra Avrupa’ya yayıldık…
1453 te Türk tarihinin en büyük komutanlarından biri olan Fatih önderliğinde Hıristiyan âleminin 1000 yıllık başkenti Konstantinopolis’i fethedip İstanbul yaptık.
Ardından Yavuz ile Mısır’ı fethettik… Avrupalıların ‘’Muhteşem’’ dediği Kanuni Sultan Süleyman ile Viyana kapılarına dayandık...
1299 da Osman Gazi’nin diktiği filiz, 250 yıl gibi kısa bir sürede büyük bir çınara dönüştü. Dalları 3 kıtaya uzanan koca bir çınar…
Sonra ne olduysa işler ters gitmeye başladı. Çınarın dalları yavaş yavaş kesildi.
Önce Avrupa’daki topraklarımızı kaybettik. Sonra Yavuz’un fethettiği Mısır’ı ve Afrika’daki topraklarımızı kaybettik… En sonunda ise Sultan I. Murat’tan beri 500 yıl yönettiğimiz Balkanları…
Kala kala elimizde sadece Anadolu kaldı. Çınarın tüm dalları kesilmiş sadece gövdesi kalmıştı. 1071 deki hezimetin intikamını almak isteyen emperyalizm Romen Diyojen’in intikamını almak için tüm gücüyle koca çınarın gövdesine saldırdı.
Ancak bu kez karşısına Alpaslan kadar büyük bir komutan olan, büyük Türk Gazi Mustafa Kemal Atatürk çıktı. 1915’te Çanakkale’de düşmana geçit vermeyen mavi gözlü bozkurt şimdi ise ‘’Ya İstiklal ya Ölüm’’ diyerek Anadolu için savaştı…
Koca bir milleti arkasına aldı. Genciyle, yaşlısıyla kadınıyla, erkeğiyle Türk milleti, kaderini Mustafa Kemal’e bağlayarak tüm gücüyle savaşarak Alpaslan’dan miras kalan Anadolu’yu düşman işgalinden kurtardı…
Sadece Anadolu mu? Tabii ki Hayır…
Bir Kasım günü işgal edilen, Fransız komutan D’esperey’in Fatih’ten intikam alındığını göstermek için beyaz bir ata binerek girdiği İstanbul kurtarıldı.
Yunan Başbakanı Venizelos’un oğlu Sofokles Venizelos’un ‘’Uyan Osman topraklarını işgal ettik’’ diyerek Osman Gazi’nin sandukasını tekmelediği Bursa kurtarıldı…
Batı bizi hiçbir zaman Osmanlı – Cumhuriyet diye ayrı görmedi. Dindar- laik diye ayrı görmedi. Onlar için bizler 1071 de de Türk’tük. 1453’te de Türk’tük. 1922’de de Türk’tük.
Öyle olmasaydık D’esperey niye Fatih gibi İstanbul’a beyaz atla girsin ki…
Neden Venizelos’un oğlu Osman Gazi’nin sandukasını tekmelesin ki…
Neden Lozan’da Cumhuriyet’e Osmanlı’nın borçlarını yüklediler? Çünkü onlar için bizim devletimizin isminin önemi yok, etnik kökenimizin önemi yok. Dindar ya da laik olmamızın bir önemi yok. Sağcı ya da solcu olmamızın önemi yok.
Onlar için hepimiz Alpaslan’ın, Fatih’in, Yavuz’un, Kanuni’nin, Gazi Mustafa Kemal’in çocukları olan Türkleriz. Bu yüzden bizi bölmek için farklılıklarımızı kullanıyorlar. Türk – Kürt diye bölüyorlar. Dindar – laik diye bölüyorlar. Sağcı – solcu diye bölüyorlar.
Biz bu emperyalist oyuna karşı durabiliyor muyuz? Maalesef Hayır!
Tarihimizi bile sağcı- solcu diye bölüyoruz. Osmanlı sağcıların, Cumhuriyet solcuların, Malazgirt sağcıların, Büyük taarruz solcuların…
Böyle bir ayrım sakattır, zararlıdır. Türk tarihi en az 7000 yıllık bir tarihtir ve bölünemez. Alpaslan da bizim, Fatih’te bizim, Yavuz da bizim, Kanuni de bizim, Mustafa Kemal de bizim
Tarih milletin hafızasıdır. Hafızasını ikiye bölen bir milletin doğru düşünebilmesi mümkün değildir.
Barış Atagün