Ne Gülen, ne Mehmet Kırkıncı; Erzurum’da adı geçtiğinde -az önce andığım cemaat liderleri dahil- hemen herkesin esas duruşa geçtiği tek bir isim varmış aslında; Alvarlı Lütfü Efe. 
Erdoğan, Gülen’in evinde, Erzurum’da Gülen’i “Alvarlı’yı kullanarak” yere sermeye kalkışınca olanlar olmuş. 
Gülen’in gençliğinde Alvarlı Lütfü Efe’nin torunu Sadi Hoca’yı jandarmaya şikayet edip, tutuklattırdığını söyleyen Erdoğan’ın, bu iddiasına “kaynak” gösterdiği küçük torun, AKP mitinginden sonra şehrin önde gelen kanaat önderlerini arayarak “Söyledikleri doğru değil. Öyle bir olay asla yaşanmadı” demiş.
Erdoğan’ın sözleri Gülen cemaati mensuplarını kızdırmakla kalmamış, Alvarlı Lütfü Efe’nin soyundan gelenleri, ona saygı duyan Erzurumluları da “incitmiş”. 
Öfke gelir geçer de bir iftiraya malzeme yapılmaktan kaynaklanan bu gönül kırıklığının etkisi öyle bir haftada tamir edilecek gibi durmuyordu Erzurum’da.
İşte MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, dün Erzurum İstasyon Meydanı’ndaki kimilerine göre “sürpriz” olan, “Allah dostlarını, hidayet burçlarını, kamil insanlarımızı birbirine düşürme. Manevi dünyamızı kirletme” çıkışının perde arkasında da, kendisine şehirdeki bu “rahatsızlığın” iletilmiş olması varmış. 

***

Meydanın arkasında bir çay içimi sohbet ettiğimiz Erzurumlulardan biri “Paralele gerek yok, Erdoğan bu konuşmalarla kendi kendisini bitirecek zaten” dedi.
Erdoğan’ın alerji yaratan sözlerinin tam aksine Bahçeli, dün de yazdığım gibi seçim kampanyasının tartışmasız en iddialı konuşmasını Erzurum’da yaparak avantajı MHP’nin hanesine taşıdı. 
Bahçeli’nin aynı gün yaptığı Bayburt mitingi sonrası, akşam saatlerinde uçağa binmek üzere yeniden Erzurum’a döndüğümüzde öğrendik ki, MHP liderinin Öcalan’ın mektubundan, PKK’yla pazarlığın parçası Erzurumlu bakanlara, tarikat ve cemaatlerden, toplumsal olaylarla ilgili sağduyu çağrısına; her paragrafı Erzurum’un ayrı bir sinir ucuna dokunan konuşması çok çabuk göstermiş etkisini. Bahçeli’nin Erzurum’dan ayrılmasından sonra yaklaşık iki saat boyunca şehir trafiği kilitlenmiş; binlerce araçlık MHP konvoyuna halk da “Hırsız Tayyip” tezahüratlarıyla destek vermiş.
Başka zaman anlatılsa “yok artık” der, abartılı bulurdum ama bir gece önce MHP liderinin “aşırı ilgi” dolayısıyla şehre girişinin saatler sürdüğüne, etrafını saran kalabalıkların arasında oteline ilerlemekte nasıl güçlük çektiğine şahitlik edince “Vay be” dedim; nereden nereye...

Iğdır’ın geleceği “Güneş”li 

Yazacak çok bir şey yok aslında, “muhteşem”; nokta!
Gözlerimiz doldu Iğdır sokaklarında; yediden yetmişe helal olsun bu ülkenin “evimizi terk etmeyeceğiz, yurdumuzdan vazgeçmeyeceğiz” diyen insanlarına.
Şehirdeki “Kürtçü-Bölücü” işgale karşı siyasi parti ayrımı olmaksızın tek yürek olmuş Iğdırlılar. 
Yolun bir tarafında herkesin bozkurt, diğer tarafında terör örgütü sempatisiyle de özdeşleştirilen “zafer(!)” işareti yaptığı bir şehir hayal edin. İki kaldırım arasında geçişkenlik sıfır.
İnsanın içini acıtıyor ayrışmanın, kutuplaşmanın, kamplaşmanın bu kadar görünür hale gelmesi. Ama, yazık ki, bu işte Türkiye’nin en can yakıcı gerçeği.
MHP, son yerel seçimde BDP’ye kaptırmıştı Iğdır Belediyesi’ni; milletvekili Sinan Oğan, adından Türkiye’nin her yerinde övgüyle bahsettirmeyi başaran, Azerbaycan kökenli, şehrin köklü ailelerinden birine mensup belediye başkan adayı Gündüz Güneş, İl Başkanı Cahit Erol yerlerinde duramıyorlar; “yeşil Iğdır”la vuslatın yakın olduğuna çok inanmışlar. “Sözümüz yeminimizdir...” diye söz verdi Türkiye’ye Iğdırlılar;
Bakalım ne kadarını tutacaklar!

Sivas’ın ötesi...

Güzel hatıralar da biriktiriyoruz yollarda.
Iğdır’a giderken sınırdaki, yarısı Ermenistan’da, yarısı Türkiye’de bulunan ve bir dereyle ayrılan Halıkışla Köyü’nde durup gazeteciler ve beraberindeki heyetle fotoğraf çektiriyor MHP lideri.
Bir diğer anı durağı, Bayburt yolunda Kop Şehitliği.
Fevzi Çakmak’ın “İkinci Plevne” dediği efsanevi savunmayı gerçekleştiren şehitler adına dikilen, 2400 rakımdaki anıtı ziyaret edip dua eden Bahçeli bir hatıra fotoğrafı da burada çektirdi.

Bayburt Bayburt olalı...

Başlıktan devamla;
Bayburt Bayburt olalı böyle miting görmedi. 
Tahmin edersiniz ki, bu, günün esprisi!
Daha yolda; dağların arasına serpiştirilmiş tek tük evlere asılı üç hilallerle hissettiriyor Bayburt iddiasını. Belediye Başkan adayı İdris Aydın, hem belediyecilik kökenli hem eski İl Başkanı olarak şehrin sıkıntılarına hakim. 
Erzurum’dan sonra bir beklenmeyen çıkış da Bayburt’ta yaptı Bahçeli. Bu sefer hedefi ülkücü gençlerdi. “Ülkücü Hareket engellenemez” sloganını susturdu ve “Neden çekiniyorsunuz; kim engelleyebilir ki...” Bu kez “Bayburt Ovası Bozkurt Yuvası” diye bağırdı gençler. Bahçeli’den bir itiraz da buna geldi;
“Ovasında Bozkurt var da, dağında, taşında yok mu!”

Kamil insan...

Adı anons edilince meydandan yükselen alkışları, çığlıkları gördüm ya mutlaka ayrı bir parantez açmalı Erzurum Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kamil Aydın’a...
Aydın MHP’nin “prof” larından; daha önce milletvekili adayı gösterildiğinde özgeçmişindeki bir sürü “kocaman” unvanı görünce “eyvah” demiş Erzurumlular; “ne anlayacak bizim dilimizden”. Ama sonra tanıştıkça pek çabuk kaynamışlar. 
Doğma büyüme Erzurumlu Kamil Aydın; Yüksek lisans ve doktora için bir İngiltere arası vermiş ama onun dışında öğrenimi de akademik ve idari kariyeri de Erzurum’da, Atatürk Üniversitesi’nde.
Öz-hakiki dadaş(!) yani!
Dışarıdan bakınca tam bir “salon” adamı; iyi giyimli, beyefendi... Konuşmaya başlayınca “içinizden biri”; ciddi ama çok samimi, hemen hissettiriyor içtenliğini.
Şehirle bütünleştiği de belli.
Bu geziler boyunca kendi fikirlerimden ziyade, konuştuğum insanların aktardıklarını, gördüklerimi, duyduklarımı anlatmaya çalıştım mümkün olduğunca. Ama Kamil Aydın’la ilgili kişisel temennimi de paylaşmak isterim:
Bu ülkenin daha “makul ve mantıklı” yönetilen bir yere dönüşmesi için, Aydın gibi siyasetten kazanacak değil siyasete kazandıracak insanlara ihtiyacımız var bence. Hepimizin geleceği için, 30 Mart’ın, hangi siyasi partinin adayı olurlarsa olsunlar Aydın gibi yetkin adayların zaferiyle neticelenmesini dilerim. Kazansınlar ki, erkenden, daha siyasi hayatlarının başında tıkanmasın, kesilmesin önleri. Cesaretlerini kaybetmesin emsalleri...