Cumhuriyetin ilk yıllarında yetişmiş bilim fikir, dâvâ ve siyaset adamlarımız arasında onun hem çok değişik, hem önde gelen bir yeri vardır. Kozan'ın Kabaktepe Köyünden paris'e, daha sonraları da İstanbul'a ve Ankara'ya uzanan otuz yılı aşkın bir çalışma dönemi doğrular sanıyoruz. Onun kadar şerefli ve kalıcı hizmetleri gerçekleştirmiş çok az insanımız vardır. Bilimin, fikrin ve siyasetin doruğuna ulaşabilmiş insanımızın sayıları kabarık olabilir ama Ramiz OĞUZ, pek çoğunun arasında benzeri ender görülen tam bir âbide şahsiyet, eşi az bulunur bir Türk büyüğü, bilim fikir ve siyaset adamıdır. Oğlu Prof. OĞUZ Arıkan'la konuşmamızın bir bölümü fikir Adamı Ramiz Oğuz'a aitti. Fikir adamı olarak tabiatındaki çoşkulu nitelik, çoşkulu karakter ateşli mizaç temellerden birini oluşturmaktadır. Çok kuvvetli inanan, inandığına kuvvetle sarılan ve inandığı için her şeyi göze alabilecek olan bir insandı. İnandığı gibi yaşayan, İnandığı gibi konuşan ve konuştuğunu yapan bir insandı. Hiçbir zaman çifte standartlı olmamıştır. Ne çocuk karşısında, ne büyük karşısında...Buna rağmen gönül yıkmadan, icabında insanları azarlayarak ama yine kendilerini kırmadan onlara kendini anlatabilmenin yolunu bulmuştur. Köylülerin anladığını hissederdim. Onu siyasî konuşmalarında, ilmi konuşmalarında daha aydın kalabalıklara hitap ettiği fikir konferanslarında insanlar onu herhangi bir şekilde kolayca anlıyorlardı.
Ramiz OĞUZ, millet değince şunu anlıyordu: "Milet, soy aslına dayanan, kültür birliğini benimsemiş insan kütlesidir. Türk soyundan gelenlerle birlikte, bu soyundan birlikte, bu soyun yarattığı kültürü benimsemiş, olanlardan meydana gelir.
İnsanlar Sanarlarki, haklı olandır.
Esas, olan, mutlu olandır...