Bugün için gazeteye bambaşka bir yazı yazıp yollayacaktım aslında.    Sonra aşağıda okuyacağınız satırları gördüm sosyal medyada. Birden, bir sürü şey bir kere daha anlamsızlaştı, biraz daha kaybetti kıymetini.
 

***
 

Emekli Korgeneral Çetin Haspirişen, Balyoz davasında Yargıtay tarafından beraatle tahliye edildiği için eşiyle birlikte “geçmiş olsun” ziyaretine gittiği Emekli Tuğgeneral Ali Aydın’ın evinde vefat etmişti!
 

***
 

Hem bayram, hem Haspişiren gibi”geçmiş olsun”a gelenler; Aydın ailesinin evi kalabalıktı hayli.
Ayrıntısına girmeye gerek yok; sohbet konuları belli!
“İçeridekiler”in masumiyetine yürekten inanan, TSK’ya indirilen ilk “Balyoz” darbesinden bu yana “silah arkadaşlarına reva görülen zulmü paylaşmak üzere” bavulunu hazır tutan Hapişiren, hanidir çektiği sancıyı daha fazla içinde tutamadı, acısını haykırmak, duyurmak istedi belli ki. 
Bir anda ayaklandı. 
Teamülleri, hiyerarşik geleneği, “rütbe”ye ayarlı davranış kalıplarını fırlatıp attı ve astı Ali Aydın’ın karşısında selam vaziyeti aldı. Onun şahsında, Silivri’de, Hasdal’da, Hadımköy’de, Maltepe’de, Mamak’ta, Sincan’da, Şirinyer’de tutulan bütün Türk askerlerini var saydı karşısında...
Herkes şaşkındı.
 

***
 

Sonrasını, evinin salonunda hayatı boyunca unutamayacağı o trajediye tanıklık eden, 25 yaşında bir “kız çocuğu” twitter hesabına yazdığı kısa notlarla şöyle anlattı:
“Dün Emekli Korgeneral Çetin Haspişiren ve eşi babama geçmiş olsuna geldiler. Babam Jandarma Kurmay Binbaşı iken emrinde çalışmıştı.” Emrinde çalıştığım müstesna, gönül kırmayan, babacan, gerçek bir komutan” derdi hep... 
Evde çok kalabalık bir halde otururken “Ordumuzu yapılan bu zulüm ve arkadaşlarımın mağduriyetlerini kabul edemiyoruz. Ben 73 yaşında arkadaşlarımın yanına gitmeye hazırım. Ben onlara selam dururum. Biz Türk Milleti’nin ordusu Gazi Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Bu millet için gerekirse ölürüz” deyip asker selamını verdi...
Yerine oturduktan sonra kalp krizi geçirerek mübarek Cuma akşamı, bayram günü Hak’ka yürüdü.
Ruhu şad, mekanı cennet olsun...” 
 

***
 

Elinizi vicdanınıza koyun ve cevap verin; hiç kimselere söylemeye cesaret edemeseniz de bir aynanın karşısına geçip kendinize dürüst davranın:
Bu gerçekten de bir “kalp krizi” mi yoksa “cinayet” mi?