Dün HDP Milletvekili Aysel Tuğluk’un annesinin cenazesinin saldırıya uğradığı haberi gündeme bomba gibi düştü. Habere göre Ankara Gölbaşındaki İncek mezarlığına gömülen Hatun Tuğluk’un mezarına bir grup saldırınca cesedi mezardan çıkarılmış ve başka yere gömülmek için taşınmış.
Bu habere özellikle sosyal medyada büyük tepki gösterildi. Twitter’da ‘’Hatun Tuğluk hepimizin annesidir’’ etiketi altında onbinlerce tweet atıldı. Yazılanlara biraz göz attım. Çoğu kulaktan dolma bilgiyle yazılmış cümleler… Yorum yapanların çoğu Hatun Tuğluk’un cesedinin saldırganlar tarafından mezardan çıkarılıp bir köşeye atıldığını zannederek yorum yapmış.
Peki, olayın aslı gerçekte ne? Hatun Tuğluk’un mezarına saldırıldı mı? Cesedi mezarından çıkarılıp bir köşeye atıldı mı? Hayır…
Olay şöyle gerçekleşiyor:
Hatun Tuğluk’un cenazesi İncek mezarlığına getirildiğinde 20-25 kişilik bir grup cenazeye sözlü olarak sataşıyor ve cenazeyi mezarlığa sokmak istemiyor. Bunun üzerine güvenlik güçleri araya giriyor ve grup mezarlık dışına çıkarılıyor.
Ancak Hatun Tuğluk’un akrabaları, saldırganlar mezarlık dışına çıkarılsa da daha sonra mezara bir saldırı olacağından korkuyorlar ve Hatun Tuğluk’u mezarlığa gömmekten vazgeçiyorlar. Ardından olay yerine İçişleri bakanı Süleyman Soylu geliyor. Cenaze sahipleri İçişleri bakanıyla da görüştükten sonra cenazenin başka yere gömülmesine karar veriyorlar
İspat isteyenler için Ankara valiliğinin duyurusunu paylaşıyorum. İsteyenler okuyabilirler
http://www.ankara.gov.tr/ankara-valiliginden-duyurulur-14092017
Kısacası Hatun Tuğluk’un cenazesine fiziki bir saldırı yok. Bir grup küfürler savurarak cenazeye engel olmaya çalışıyor sonra polisler saldırganları mezarlık dışına çıkarıyorlar ve önlem amacıyla cenazenin gömülmesinden vazgeçiliyor.
Olayın ‘’Hatun Tuğluk’un mezarına saldırdılar cesedini mezardan çıkardılar’’ diye bir zombi hikâyesi gibi anlatılması provokasyondur. Gerçek dışıdır.
Şimdi bu açıklamama bakarak kendi faşistliklerine bakmadan bana ‘’Sonuçta saldırmışlar faşistsin’’ diyenler olacaktır. Onlara cevabım şudur
Benim milliyetçilik anlayışımda ölülere saldırmak yoktur. Milliyetçiliğini ölüler üzerinde göstermeye çalışanlar ruh hastalarıdır. Ben dirilerle mücadele ederim. Bu yüzden Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan saldırı ne olursa olsun Türk Milliyetçiliği ile yan yana getirilemez.
Cenazeye yapılan saldırı milletin nabzını ölçen bir provokasyondur. Sosyal medyada bu olayı gerçek dışı anlatanlar da provokasyonun bir parçasıdır.
Benim burada sormak istediğim başka bir şey var.
Hatun Tuğluk’un cenazesi neden memleketi Elazığ’a değil de Ankara’ya gömülmek istendi? Ankara’da vefat etmiş olması Ankara’ya gömülmesi için yeterli bir neden midir? Hayır.
Geleneklerimizde anne ya da baba vefat ettiğinde cenazesi memleketine gömülür. Eğer istenseydi Hatun Tuğluk’un cenazesi de memleketine gönderilebilirdi. Milletin duygularının hassas olduğu bir dönemde başkentin göbeğine gömmek niye?
Hadi bunu da bir kenara koyuyorum. Dünden beri ‘’Cenazeden ne istediniz vampirler ölüye saygısızlık olur mu’’ diye bağıranlar, PKK lıların öldürdükten sonra cesedini Pülümür çayına attığı şehit öğretmen Necmettin Yılmaz’ı hatırlıyor musunuz?
Genç bir öğretmendi, hayalleri vardı ama hain teröristler tarafından şehit edilip cenazesi Pülümür çayına atıldı. Ölüye saygı edebiyatı yapanlar o gün neredeydiniz?
Bugün sahip çıktığınız Aysel Tuğluk, Necmettin öğretmeni şehit edenlerle halay çekmiş biridir. Defalarca Türkiye Cumhuriyetine hakaret etmiştir. Hem de devletin vekil sıfatıyla her ay devletten maaş aldığı halde…
Elbette Aysel Tuğluk’un yaptıklarının bedeli annesine ödetilemez. Ancak tek taraflı kanayan vicdan, vicdan değil zalimliktir. Binlerce şehit verirken, Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz gibi genç fidanlar şehit edilirken ses çıkarmayanlar şimdi bize insanlık dersi veremezler.
Sözün özü Hatun Tuğluk sizin anneniz olabilir ama benim annem değildir. Benim annem oğlunu kahpe bir kurşunla şehit veren Necmettin Yılmaz’ın annesidir. Aybüke Yalçın’ın annesidir. Oğlunu bu vatan için veren tüm şehit analarıdır.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü onlar evlatlarını kaybederek yaşarken öldüler. Her gün bir kez daha ölüyorlar. Bu yüzden kimse bana ‘’ölmüş anne’’ edebiyatı yapmasın. Bir anne nasıl ölür görmek isteyenler şehit annelerine baksınlar.
Barış Atagün