a) - Demokrasi ideali ve insani sebepler,
b) - Din kardeşliği ve mezhep yakınlığı,
c) - Suriye'nin eskiden beri PKK'ya verdiği destek,
d) - Türkmenlere sahip çıkma düşüncesi,
e) - Hatay sorunundan kaynaklanan tarihi soğukluk…
Bir kısmı milli olan bu sorunların hiç biri, Türkiye açısından Reyhanlı patlaması veya uçak düşürme hadisesi kadar dinamik, sıcak çatışma sebepleri değildi. Ancak bu durağan sebeplerden doğan sıcak olaylarda bile hükümet Suriye'ye karşı kararlı bir misillemede bulunamadı ve çok da itibar getirmeyen gizli operasyonlarına devam etti.
Doğrudan doğruya üzerimize vazife olmayan yukarıdaki işler yüzünden, Suriye iç savaşında Türkiye'nin isyancılara vereceği etkin destek, Türkiye'yi ciddi sıkıntılara sokabilirdi. Bunlardan bazıları şunlardı:
1- Bizden başka sahibi olmayan savunmasız Suriye Türkmenlerinin açık hedef haline gelmesi,
2- Suriye'deki yoğun mezhep odaklı çatışmadan Türkiye'nin de etkilenmesi ve Alevi-Sünni ayrışmasının nüksetmesi,
3- Alevilerin devlete olan güveninin sarsılması ve Suriye'ye sempati duymaya başlaması,
4- Türk Caferilerin, aynı sebeplerle Suriye'yi destekleyen Şii İran devletine yönelmesi,
5- Esad'ın, misillemeye giderek PKK'ya geçici hâkimiyet ve kalıcı özerklik alanları açması,
6- 2,5 Milyon HDP seçmeninin Öcalan üzerinden PYD'yi destekleyen Esad'a bağlanması,
7- Kuzey Irak Kürtlerindeki Sünni Arap düşmanlığının PYD'den kaynaklanan Esat sempatisiyle birleşerek Erbil-Şam-Tahran ilişkilerini güçlendirmesi…
Bunların hepsinin hesaplanması ve atılacak adımların kar zarar hesabı yapılarak ondan sonra atılması gerekiyordu. Yani, yarın hükümet değiştiğinde sizi kiminle değişecekleri belli olmayan Müslüman kardeşlerin huzuru için bu kadar risk almaya değer miydi? Haydi, riski aldınız diyelim, orada Fatih Sultan Mehmet tugayı, Hezarfen Ahmet taburu filan kurmakla bu işler biter miydi?
Ne yazık ki sokaklarımızdaki 1,5 Milyon mülteci de cabası olmak üzere bu sıkıntıların hepsi, IŞİD ve Kobani olayları gibi sürprizlerle birlikte kucağımızdadır. Daha fazlası da kapımızdadır.
Türkiye olarak, Türkmenleri emniyet altına almadan bu iç savaşta açıktan taraf olmak bile kaderi Türkiye'ye bağlı olan fakat TSK şemsiyesi altında olmayan insanlara yapılmış büyük bir ihanettir.
Nitekim Suriye rejimi, isyanın merkezlerinden Humus'u geri aldıktan sonra geçtiğimiz Eylül ayı içinde, Baba Amr ve Abbasiye mahallelerini kamulaştırarak Türkmenlerin mülklerini gasp etmiştir.
Lazkiye ve Tartus'ta, az sayıda Türkmen hapis hayatı yaşamaktadır. İsyanla hiç alakası olmayan Türkmenlere bile hain muamelesi yapılmakta, Devlet dairelerinde ve özel şirketlerde Türkmenler işlerinden atılmaktadırlar.
Türkiye'nin PKK'nın keyfi olsun diye Peşmerge'nin Kobani'ye geçişine izin vermesi yani Kürtlere kardeşlik yapması da Esad'ın eline yeni bir zulüm fırsatı vermiştir.
Aslında Efrin, Kobani, Rasuleyn ve Kamışlı'yı PYD'ye emanet eden Esad, Kobani direnişinden memnundur. Ancak bu amaçla verilecek askeri desteğin, Suriye'nin hükümranlık haklarının Türkiye üzerinden ihlal edilerek yapılmasından rahatsızdır.
Ayrıca zayıf bir ihtimal de olsa IŞİD baskısı altındaki PYD Kürtlerinin ÖSO ve Türkiye'yle yakınlaşarak kendisini satma ihtimalinden kaygı duymaktadır.
Türkmenlerin sistematik olarak soykırıma uğradığını söyleyen Suriye Türkmen Milli Hareket Partisi Başkan Yardımcısı Tarık Sülo Cevizci "İlk günlerde tapu ve nüfus daireleri yakılmıştı. Neredeyse bütün kayıtlar imha edildi. Birçoğunun hakkında idam kararı bulunuyor. Bölge halkı geri dönebilse bile artık tüm mal varlığından edildi. Bölgenin demografik yapısı tamamen değiştiriliyor." Diyerek durumun vahametini dile getiriyor.
AKP'nin mezhepçi Suriye politikası yüzünden Türkmenler, On binlerce kayıp verdi. Yüz binlerce Türkmen; evini, köyünü terk etmek zorunda kaldı. Yüzlerce Türkmen köy ve kasabası yerle bir oldu. Pek çok Türkmen köyü, IŞİD'in ve PYD'nin eline geçti.
Yani Türkiye, hem tarihte hem de bugün ihanet gördüğü insanlara yardım ederken ezeli dostu ve biricik müttefiki Türkmenlerin can ve mal emniyetini bir kez daha tehlikeye atmış oldu.
Tarih, gayri milli saltanat ve imparatorluk yıllarında bile böyle bir Türk devletinin varlığına şahit olmamıştı.