Devlet ve milletçe zor dönemden geçtiğimiz günlerde devletin ve milletin başı olan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamalarla gündemi değiştirmeye devam ediyor. Geçenlerde Sayın Bülent Ecevit’e saldıran Erdoğan şimdi de Türkçülüğe saldırdı.
Ak sarayda yapılan 40.muhtarlar toplantısında konuşan Sayın Cumhurbaşkanı Türkçülüğü bölücülük olarak nitelendirerek ‘’Kürt'üm demek en tabi hakkındır, ama Kürtçülük yapmak hakkın değildir. Türk'üm demek en tabi hakkındır ama Türkçülük yapmak hakkın değildir. Çünkü bunlar bölücülüktür.” Dedi.
Bu açıklamayı duyduğunda ‘’Bir Cumhurbaşkanı nasıl böyle konuşur’’ diye şaşıran var mı? Ben hiç şaşırmadım. Çünkü hem Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl bir zihniyete sahip olduğunu biliyorum. Hem de Sayın Erdoğan’ın benim idealimdeki Cumhurbaşkanı olmadığını…
Artık herkes Erdoğan gerçeğiyle yüzleşmek zorunda… Özellikle ‘’Erdoğan, Milliyetçi çizgiye geldi’’ ya da ‘’Erdoğan, Kemalizm’e yaklaştı’’ diye akıllara zarar cümleler kuranlar Erdoğan gerçeğiyle yüzleşmek zorundasınız. Kabul etseniz de etmeseniz de Erdoğan bu… Değiştiği falan da yok… Değişmeyecek…
63 yaşına kadar İslamcı zihniyetle yetişen bir insanın bu yaştan sonra değişmesi hem bilimsel olarak hem siyaseten mümkün değildir.
Hayatı boyunca Türk’üm demeyi bile kavmiyetçilik olarak görmüş, Türkçülüğü en büyük günahlardan biri olarak kabul etmiş bir İslamcıdan Milliyetçi falan olmaz. Hele Kemalist hiç olmaz. Hayal âleminde yaşamayın.
Sayın Erdoğan Türklüğü ayaklar altına aldım dediğinde ne düşünüyorsa bugün de aynı. Hala Türkçülüğü Kürtçülükle eş tutuyor. Hala Türklüğü Kürtlükle eşit bir etnik kimlik olarak görüyor. Hala ulus milliyetçiliğiyle etnik milliyetçiliği ayırt edemiyor.
Çünkü o bir İslamcı… Yani ümmetçi… Onun zihniyetinde Türk, Kürt, Laz, Çerkez diye bir şey yok. Sayın Erdoğan’a göre insanlar ikiye ayrılır. Müslümanlar ve Gayri Müslimler. Hayata bu kadar basit bakan, insanları sadece inancına göre sınıflandıran bir insanın Türklüğü savunmasını beklemek boşunadır
Asıl konuşulması gereken Sayın Erdoğan’ın neden böyle konuştuğu değildir. Konuşulması gereken onun nasıl bir zihniyete sahip olduğunu bildiği halde Erdoğan’ın değiştiğini söyleyerek kendilerine siyasi menfaat sağlayanların iki yüzlülüğüdür.
16 Nisan referandumu öncesinde Hayır diyenlere terörist diyenler, ‘’Evet demeyelim de teröristlerle beraber hayır mı diyelim’’ diye milleti aldatanlar, ‘’Biz AKP ye yanaşmadık AKP bize yanaştı’’ diye saçmalayanlar şimdi bu sözlere bir açıklamanız var mı?
Bizler AKP şu anda işine geldiği için milliyetçi gibi görünüyor, istediğini elde ettiği anda eski haline geri dönecek dediğimizde kulaklarını tıkayanlar şimdi bizim yüzümüze bakacak yüzünüz var mı?
Referanduma kadar Milliyetçi gibi görünen Erdoğan, istediğini aldı ve eski haline geri döndü. Olacağı buydu. Siz ne bekliyordunuz ki? Erdoğan’ın bundan sonra son nefesine kadar sizinle beraber yürüyeceğini mi? Neden yürüsün? Artık size ne ihtiyacı var ki sizin çizginizden çıkmasın?
Referandumdan evet çıktı… Ortaklık bitti… Erdoğan yine bildiğimiz Erdoğan oldu…
Gönül isterdi ki Türklüğe sahip çıkan bir Cumhurbaşkanımız olsun. Gönül isterdi ki Kürtçülüğü, Türkçülükten ayırt edebilecek bir Cumhurbaşkanımız olsun ama yok.
Türkçü bir Cumhurbaşkanımız yok diye oturup ağlayacak değiliz. Savunduğumuz fikirleri savunmaya devam edeceğiz.
Türkçülüğü, bölücülük olarak niteleyen Sayın Cumhurbaşkanı, Türkçülük yapmak için siz dâhil kimseden izin alacak değiliz.
Türkçülük benim 5000 yıllık büyük ırkımın davasıdır.
Türkçülük, İsmail Gaspıralı’nın, Mehmet Emin Yurdakul’un, Ziya Gökalp’in, Zeki Velidi Togan’ın ve tarihe geçmiş tüm Türkçülerin yoludur.
Türkçülük, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşıdır. Kurtuluş savaşındaki Kuva-yi milliye ruhudur.
Türkçülük, her Türk’ün kaderidir. Orhun yazıtlarından Bilge kağandan kalan mirastır.
Türkçülük, tarih boyunca yarım devlet bile kuramamış, her gelen milletin hizmetkârlığını yapan, masa başında tarihi yazılanların yaptığı etnik milliyetçilikle kıyaslanamaz.
Türklük, ulus kimliktir. Milli aidiyettir. Kürtlük ise etnik kimliktir.
Neden böyle? Bu sorunun cevabı için tarihe bakmak yeterlidir. Tarihte bazı şeyleri kafanıza göre şekillendiremezsiniz değiştiremezsiniz. Değiştirmeye çalıştığınızda yaşayacağınız tek şey hüsrandır.
Bu ülkenin adı Kürdiye değil de Türkiye ise bunun bir nedeni var. Tarihi geçmişi var. Asırlardır bu toprakları Türkler yönettiği için binlerce yıllık devlet geleneğimiz olduğu için şu an adımız Türkiye…
Bir zamanlar Türkiye ismini bile konuşanlar vardı. Onlara hitaben yukarıdaki açıklamayı yaptım.
Sayın Cumhurbaşkanının Türkçülüğü bölücülük olarak görmesinden sonra yakında çözüm süreci denilen süreçte ‘’Bu ülkenin adı neden Türkiye’’ gibi saçma tartışmaları tekrar yaşayacağız demektir.
Barış Atagün