Ülkücüler, Ülkü yolunda varlık mücadelesi, saldırıyı savuşturma hamlesi ve stratejik hücum yapar.
Bir istisna, geçtiğimiz günlerde yaşandı. AKP'nin fikir mutfağına kargoyla gelen zehirli "başkanlık sistemi" paketi, tabaklara konulup vatandaşa servis edilmeden hemen önce teşkilat, önemli bir hamle yaptı. En az üç ana damarlı Türk siyaseti, hile ve desiseyle iki partiye düşürülse bile ayaktan kalanlardan biri mutlaka MHP olmalıydı.
Devlet bey, kendi kaidesinden emindi çünkü siyaset değil vatan savunması yapıyordu. Ama bu kez siyasi bir manevrayla bugüne kadar harcamayıp ambarında biriktirdiği bütün barutu güverteye çıkardı ve "çatı adayı" siyasetini başlattı.
Hamle önemliydi. Güvertedeki topun geri tepmesinden gemi yan yatabilirdi. Barutu sağlam bulan müttefik kaptanlar, destek gemilerini birbirlerine bağladılar direnç paylaştırıldı.
Sonra da "şahi topu" büyük bir gürültüyle patlatıldı.
Ne oldu biliyor musunuz? Ortadaki gemiye hiçbir şey olmadı. Ama destek gemilerinden kimi parçalandı, kimi sintineden su almaya başladı; kimi de battı! İşte sonuçlar:
1- CHP Ankara Milletvekili E. Ülker Tarhan, Nur Serter, Süheyl Batum ve Birgül Ayman Güler'le birlikte Meclis'te düzenlediği basın toplantısında genel başkan Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesini istedi.
Sonra Yalova Milletvekili Muharrem İnce, iki gün sonra Kurultay çağrısını yineledi. Kılıçdaroğlu da kızdı ve buna destek verdi. Yani kulislerin ve hiziplerin partisi CHP, içten içe kaynamaya başladı.
2015 seçimine 8 ay kala tam da "vekil aday adaylarının kulis zamanı!" hayırlı kongreler…
2- Daha çatı adaya destek verme yiğitliğini gösterir göstermez Alperen tayfasını denize atmak zorunda kalan BBP'nin durumuna gelince...
Çok değil, daha 2 yıl önce 14 Temmuz 2012'de "AKP'yle birleşmeye hazırız" diye açıklama yapan Mustafa Destici, Erdoğan'ın sevgi halkasından zulmet girdabına düşünce basın açıklaması yaptı: "Saldırılar sürerse AKP genel merkezinde yapılan toplantıları açıklarım!.."
Destici, "cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Ekmeleddin İhsanoğlu'na destek vereceklerini açıklamalarının ardından AKP tarafından ciddi saldırılara maruz kaldıklarını" söyledi.
Demek ki neymiş, ciddi bir Ülkücülük yaptığınız zaman saldırıya uğruyormuşsunuz!..
Bunlar tesadüf değil. Yiğitlik MHP'ye karşı siyaset yapmak değil, MHP'yle yan yana durabilmektir. MHP kadar güçlü olmazsanız dağılır gidersiniz. Çünkü yanınızda Ülkücü yoktur; ama karşınızda "dünya" vardır.
3- Gelelim seçimin şanslı çocuğu HDP'li Demirtaş'a… Erdoğan 2. Turda seçilmiş olsa Demirtaş, Irak'taki Talabani gibi neredeyse cumhurbaşkanı olacaktı. Böylece Erdoğan'ın 7 yıllık mesaisi, "Kürt etnik hakları" ipoteği altında girecekti. 10 Ağustos Türkiye için 24 Ağustostan daha hayırlı bir tarih olmuştur.
Şimdi siz bir siyasi lider düşünün ki;
-"Bölen" değil bütünleştirici oluyor ve çaresizlik içinde kıvranan muhalefetin umutlarını artırıyor.
- Yalnız, ne hikmetse çatı formülüne dâhil ettiği iki önemli rakibi, kendi içinde bölünüyor.
- Genel seçime 10 ay kala, partisindeki çok değerli bir ismin iki rakip partinin gerisinde finişe girmesini ve "3. parti" etiketinin üzerimize yapışmasını engelliyor.
Çünkü MHP, tam 59 ilde üçüncü parti olmaktan çıkmıştır. 8 İlde birinci, 51 ilde ikinci partidir.
- Diğer 12 parti liderlerinin de, partisiz olup "neden birleşmiyorsunuz" diyenlerin de artık Bahçeli ve MHP düşmanlığı yapma ihtimali sıfıra iniyor. Nasıl mı? Devlet bey, çatı hamlesiyle bu kez de…
a)- "Kötüyse çatısının altına ne işin vardı? b) "Birleşmek iyiyse niye gelip birleşmedin?" sorularını rakiplerinin önüne bırakıyor.
Şimdi bu lidere, bu seçimden dolayı başarısız diyen adam kendisi Muharrem İnce gibi bizzat genel başkan adayıysa "siyaset" yapıyordur anlarım. Ama birinin çıkıp da üç, dört hatta 14 rakibini aynı anda nakavt eden bir lidere başarısız demesi, abesle iştigaldir. Bu seçimi Erdoğan'dan başkasının kazanması imkânsızdı. Kimse karanlığa kurşun atmasın. 10 Ağustos 2014'te Devlet Beyin yapması gereken, 2015 seçimleri öncesinde geminin su almasına mani olmaktı. MHP lideri de bunu yapmıştır.
Şu anda yelkenlerimizi geriye bastıran, tersine rüzgârdır ve "akşama doğru" dönecektir.
"Yalnız Kurt" evet sihirbaz değildir belki; ama teşkilatından ve Ülküdaşlarından aldığı güç oranında usta manevralarla gemisini fırtınalı sulardan geçiren tecrübeli bir kaptandır.
Ve bence, en sabırsız ve en kaygılı Ülkücüler dahi bu durumun farkındadır.